Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiçbir şeyi eskisi gibi yaşayamıyorum.. Yalnız kalsam bile kendimle kalmanın tadına varamıyorum çünkü esasen çok kalabalık zihnim..
Tevekkül teslimiyetin evladıdır, kulun asıl iradeye boyun eğmesini ifade eder. Kendi başına sahipsiz insan, kimsesiz çünkü! Düşünürsen kapı karşında apaçık dururken başka kapılar aramak ne gereksiz. İradeyi ait olduğu makama yani Rabbe teslim etmek, onu refik kabul etmektir ayrıca. Bu uzun ve meşakkatli yolda yalnız yürüyemez kimse. İnsana muhakkak bir refik lazımdır, yoldan evvel yoldaş lazımdır. Çünkü kendi başına kimsesiz insan, sahipsiz.
Reklam
Benden ne aldılarsa hep senin olsun varsın: Artık yalnız senindir neler varsa onlarda. Sevdiğim görüntüler, işte gördüm, hep sende, Hepsi birleşmiş sende; hepten seninim ben de.
"en yalnız kalmışlardan örülmez mi ince hasırlar..."
Sayfa 399 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
“Beni çok yalnız bıraktın, anlıyor musun? Üstelik ben bu yalnızlığı senden gizleyim diye kıvranırken, sen beni avucunda tutmak azmiyle nelere el atmadın. Beni, benim ruhumun hapishanesine tıkmak; beni, benim korkularım, benim utançlarımla bağlamak istedin. Seni ilk tanıdığım zaman, bende bulduğun bir zaaf ânının hüviyetini, bana daimî mahkûmiyet elbisesi diye giydirdin.”
“Ben Allahın yalnız acı çeksin, yalnız kıvransın diye yarattığı bir aletim galiba. Kâinatı dolduran her şey, her hâdise, her hareket, benim için bir işkence vesilesi. Bir türlü rolümü ve rahatımı bulamıyorum. Tabiî zevkleriyle yaşayan hayvanlara bakıyorum da, ne güzel, ne emniyetli bir vasıtanın öksüzü olduğumu anlıyorum.”
Reklam
Binlerce insanın arasında yalnız olmanın ne demek olduğunu bilmezssin.
“ben tamamen yitip gitmeden önce; sana hayatımın aşkı olduğunu çünkü beni her gün güldürdüğünü ve hayatımı yaşamaya değer kıldığını, bana kendimi yalnız hissettirmediğini söylemek istedim. her şey yolunda gitseydi, seninle yaşayıp seninle ölmek isterdim…”
Bir zamanlar acı gözyaşları dökmüştüm. Umutlarım, acılarda eriyerek yitip gittiğinde ve karanlık daracık bir hücrede yaşamımı saklayan çorak bir tepede dururken, daha önce hiçbir yalnızın olmadığı kadar yalnız, anlatılması olanaksız bir korkunun önünde sürüklenerek güçsüz, sadece düşüncenin o sırada ne geriye ne de ileriye gidebilirken yardım bulmak için etrafa bakındığımda ve kaçıp giden, sönmüş yaşama sonsuz bir özlemle tutunmuşken işte tam o sırada bir şafak rüzgârıdır esti eski mutluluğumun doruklarından ve bir anda koptu doğumla olan bağ, ışığın zincirleri.
Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, "Bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
Sayfa 149
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.