Yanardağlar taşları, ihtilaller de insanları fırlatır. Aileler çok uzaklara gönderilir, kaderleri ülkelerinden ayrı düşer, topluluklar dağılır. Bulutlardan düşüyor gibi olurlar; şunlar Almanya'ya, bunlar İngiltere'ye, berikiler Amerika'ya... Gittikleri ülkelerin insanlarını şaşırtırlar: Bu yabancılar nereden geliyor böyle? Onları püskürten, şurada tütmekte olan yanardağdır. Bu göktaşlarına, bu atılmış ve kaybolmuş insanlara, bu talihin es geçtiklerine çeşitli adlar verilir; onlara göçmen, mülteci, meceracı denir. Kalırlarsa sineye çekilirler, giderlerse sevinilir. Kimi vakit, bunlar kesinlikle zararsız yaratıklardır... Ne kin duyarlar ne de öfke, şaşkındırlar. Yapabildiklerine kök salmaya çalışırlar. Kimseye zarar vermezler, başlarına gelenlerden de hiçbir şey anlamazlar. #VictorHugo #denizişçileri
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz; Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun, Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa, Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa, Değil mi cephemizin sinesinde iman bir; Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir; Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz! -MEHMET AKİF ERSOY
Reklam
Tanrı sigortacı mı be adam!
"Korkudan aklın başından gitmiş senin. Bir felaket karşısında yıkılıp gidecekse din ne işe yarar? Bir düşün bakalım, depremler ve seller, savaşlar ve yanardağlar bugüne kadar ne işler açtı insanların başına. Tanrı'nın Weybridge'i bütün bunlardan bağışık kıldığını mı sanıyorsun?.. Tanrı sigortacı mı be adam!"
Sayfa 88 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
“Gereğinden fazla sigara içiyorsun, hangi marka olduğu fark etmez. Sigara içmenin kendisi hiç hoş bir şey değil, hangi marka olursa olsun. Baca gibisin, duman püskürten yanardağa, yürüyen bir fabrika bacasına benziyorsun; seni son derece küçük düşüren bir şey ve bunu sen de biliyorsun canım.”
“Defineyi yeryüzünde değil, gönlünde ara!”
... İlham yiter ve solar gül; kalp su alan bir sandaldır işte.. ne kadar görkemli de olsa bir yanardağ olur ten; hüzne ve aşka mütercim.. beni yollara düşmekten alıkoyacak nedir; bana bir yanardağa dönüşen arzuyu tercüme edecek kim? Kenan Çağan
152 syf.
8/10 puan verdi
"yaptığım tek şey beni yok etme çabalarına susmaktı. aslında her şeye sustum." kitabın baş karakteri merve çok başarılı bir avukattır. eşi mehmet'le tanıştıklarında hızla aşık olup kısa sürede evlenirler. merve evlendikten sonra hukuk lisansının yanına psikoloji lisansı da eklemek ister ve evliliklerinin ilk çatırıları burada başlar. mehmet, merve'nin başarısını çekemez ve onu hep aşağılamaya çalışır. merve tüm bunlara susar her şeyi sineye çeker fakat bir zamana kadar. merve, genellikle kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi davalara bakar. kitapta anlatılan bu davaları okurken vücudumdan kan çekildi resmen. okurken o kadar etkilendim ki hislerimi kelimelere dökmekte güçlük çekiyorum. özellikle kitabın sonunda merve'nin mutlu olmasını okumayı beklerken yazarın ters köşesiyle karşılaştığımda gözlerim dolu ve yaşları tutamadım. yazarın dilinin çok akıcı olduğunu ve kitabın kısa olduğu için kolay okunacağını söyleyebilirim fakat okuduğunuz şeyler hiç kolay olmadığı için sindirmesi çok uzun sürebilir. kitapta geçen hiçbir olayın yaşanmadığı bir dünyada uyanmak üzere diyebiliyorum ancak. "merve dinledi yine sessiz sessiz. sustu. mehmet konuştu. merve sustu. o konuştukça merve daha çok sustu. sustukça uzaklaştı. o kadar uzaklaştı ki görünmez oldu. görünmez oldukça iyiden iyiye sustu. o sustukça sesler çoğaldı. herkes daha çok konuştu. denizde dalgalar konuştu, gökyüzünde gök gürültüsü, yer konuştu sonra gök konuştu, sonra yanardağlar konuştu patlaya patlaya, hep bir ağızdan konuştular."
Suskun
SuskunBetül Altaylı · DKY Yayınevi · 202119 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.