Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toprak insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lakayt ve sakin görmeye alışmışızdır. Toprağın sarsılması (deprem) işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeye benzeyen vahim bir hali vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen bir insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
“Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil, baskılar ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli bir rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım.”
Reklam
Sanat eseriydi..
Çünkü Mustafa Kemal benim kahramanımdı. Kahramansız büyümüş biri olarak, içimde birikmiş olan bütün hayranlık, dökülecek deniz arıyordu. Mustafa Kemal'in gözleri o denizle aynı renkte bakıyordu. O da benim gibi ölümden korkmuyordu. Hiç bir şeyi ve kimseyi umursamıyordu. Gerçek bir anarşistti. Hayatı bir merminin üzerinde yaşıyor ve kendisinden önce temeli atılmış hiç bir düzeni kabul etmiyordu. Başkaları tarafından kurulmuş herşeyi yakıp yıkmanın peşindeydi. Kimsenin planına dahil değildi. Kimsenin oyuncağı değildi. Bir saniye sonra ne yapacağı meçhuldü. O yıllarda Mustafa Kemal benim için bir sanat eseriydi. Nesiller boyu damıtılmış insanlığın mükemmel sonucu. Tek bir mükemmel insan için yüzbin çürük nesil. O güne kadar kitaplarını okuduğum bütün büyük ruhların vücuda gelmiş hali. O kadar ilham vericiydi ki korkaklıkla kilitlenmiş kapıların açılması için adını fısıldamak bile yeterliydi.
Sonuç olarak, insanlığın ergenlik hali, bütün aptallığına rağmen, hayatı boyunca, özgür bir yaratığa en çok benzediği dönemdir.
Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil, baskılar ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli bir rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım.
Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil, baskılar ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli bir rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım.
Sayfa 304 - 1. BASKI, İstanbul, Eylül 2008Kitabı okuyor
Reklam
"Atatürk, bizim elimizden, yirminci asrın en büyük milli kahramanı milletinin elinden, bir büyük deha insanlığın elinden gidiyordu. Askerlikte ve politikada hiç şaşmaz sağdu- yusundan başka, bütün maddi manevi varlığında bir göçüş hali seziyorduk. Atatürk, sonsuz ölüm ülkesinin eşiğinde idi. Onun, bir dönülmez yolda bizden uzaklaştığını yana
Sayfa 241Kitabı okudu
Sonuç olarak, insanlığın ergenlik halı, bütün aptallığına rağmen, hayatı boyunca, özgür bir yaratığa en çok benzediği dönemdir...
Sayfa 121Kitabı okudu
Sonuç olarak, insanlığın ergenlik hali, bütün aptallığına rağmen, hayatı boyunca, özgür bir yaratığa en çok benzediği dönemdir...
Kıskanma duygusunda bütün insanlığın tanıdığı, en aşağılık suçtan bile daha utanç verici bir şey vardır. Bu duyguya yalnızca hiç kimse sahip çıkmamakla kalmaz, üstelik aklı eren, zeki birinde de görüldüğü ciddiyetle ileri sürüldüğü zaman, hali vakti yerinde beyefendilerce reddedilir. Ama bu duygu beyinde değil de yürekte yerleşmiş olduğundan, bir kimsenin akıl ya da zeka seviyesi hiçbir zaman kıskanmaya karşı güvence sayılamaz.
Sayfa 74 - Kırmızı Kedi Yayınevi
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.