Yaşar Kemal, eserlerine başlar başlamaz anahtarı bize veriyor ve biz her bir karakteri yaşıyoruz. En azından ben öyle hissediyorum.
Bu Yörük ağıdında bir Kerem oldum, bir Ceren oldum, şahin oldum, Süleyman kahya oldum ama en çok Demir Ocağının Piri Haydar Usta oldum… bir Adana’ya, bir Ankara’ya gittim atımın üstünde, elim 30 yıllık kılıcımda! Ne yazık ki acı gerçek her adımda çarptı yüzüme ve herkesin tanrısının para olduğunu gördüm.
Yıllar geçiyor, zamanlar mekanlar, şehirler, köyler değişiyor ama değişmeyen tek şey paranın her şeyin üstünde olduğu utancı… kimler gelmiş, kimler geçmiş, ne incelikler, ne kıymet bilenler varmış ama iyiler azınlıkta kalmış ve azaldıkça yok olmuş.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir!
Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Yaşar Kemal, Anadolunun sesi, Çukurovanın kalbi. O olmayınca Anadoluyu anlatan eserler eksik kalıyor sanki. Öyle bir kalemi var ki okumaya doymuyorsunuz. Bizi anlatıyor. Bizden Yaşar Kemal. Bu eserinde olay örgüsünü çocukların dünyasından kurguluyor. Derin psikolojik betimlemeleri ile sizleri alıp götürüyor. Salman, İsmail Ağa, Dal Emine, Halil, Köse Şahin ve diğerleri.. Anadolu insanının tahlili. Okunur tavsiye ederim.
#yaşarkemal #yağmurcukkuşu #okudumbitti
Yağmurcuk KuşuYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2013983 okunma
Travmalarla dolu çocukluğunu geçmişe gömdüğünün avuntusuyla mutlu hayallerine kavuşacağına inanarak yaşar insan,ama beklediği gelecek hiçbir zaman hayal ettiği gibi çıkmaz karşısına. Çünkü çocukluk kavrulmuşsa gelecek yanık kokar.
Okuduğum biyografik eser, akıcı ve anlaşılırdı. Okurken hiç sıkılmadım. Ancak son bölümünde biraz dikkatim dağıldı.
Yazar, Che'yi her yönüyle betimlemiş. Okurken Che'yi bütün insanî yönleriyle tanıdım. Sadece bir devrimci olarak değil; bir doktor, maceraperest, baba, evlat, aşık yani her yönüyle...
Yazar Che'nin dışında Küba devrimi de güzel anlatmış. Okurken şunu farkettim:
Devrim bilinci bir ruhtur, toplum ise bedendir. Beden ile ruh birleştiğinde ancak devrim başarılı olur. Tek başına ne ruh ne de beden bir şey ifade etmez. Küba devriminde ruh ve beden birleşmeye hazırdı ve başarılı olundu. Ancak Che bu sistemi Kongo ve Bolivya'da denemesi rağmen başarılı olamadı. Çünkü beden, yani toplum hazır değildi.
Devrim, kendi içindeki dinamiklerini toplumun yararına olacak şekilde geliştirip,hizmet etmeli. Devrim sabit kalırsa, toplumda devrimin kendisi de çürümeye mahkumdur.
Okurken çok zevk aldığım bu eseri ilgisini çeken herkesin okumasını tavsiye ederim.
Che GuevaraYaşar Şahin Anıl · Panama Yayıncılık · 2013320 okunma
Hep dediğim gibi zekice kurgulanan kitapların hastasıyım.
İlk kitabın hemen ardından devam eden bu kitapta olayların daha çok derinleştiği ve karakterleri daha çok tanıdığımız bir kitap oldu.
İlk kitap daha çok Lina'nın iç dünyasını anlamak üzerineydi ve kurguya giriş kitabıydı bana göre.
Fakat burada Lina'nın etrafında gelişen olayları okuyoruz. Aral'ın güzel sevgisinin de etkisiyle bir insanın sevilince nasıl değişebileceğini görüyoruz ve kurgu da bir yana en güzel şeylerden bir tanesi bu.
Arka planda sürekli bir seyleri döndüğü kurgunun bundan sonra daha da güçlenerek ağzımız açık okuyacağımız bir evreye giriyor.
Bu evrene girmek için ne yapmam gerekir bilenler söylerse sevinirim...
Çakırcalar, Kürşat, Şahin hepsini okurken o kadar samimi ve doğal geliyorlar ki sık sık kitaba sırıtırken bulabilirsiniz kendinizi.
Okuyanın pişman olacağını düşünmediğim, okurken sıkılmadığım verdigim puanı hak eden bir kitap.
Okuyun okutunuz efendim.
"İlk beşe bile giremiyorum senin için"
"Mehmet Ali de aileden. Cerbe ve Arte'de."
"O zaman beşinci oldum."
"Şahin sana verir yerini. İki ol sen."
"Gerçekten iki numara olabilir miyim yani?"
"Bir numara bile olursun bana kalırsa."