İnsan ya kendi kendine konuşur, ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada?
İnsan ya kendi kendine konuşur , ya kendi kendine yazar . Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar . Oysa ne fark var ki arada ?
Reklam
İnsan ya kendi kendine konuşur, ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada?
İnsan ya kendi kendine konuşur ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada ??
Mademki iki ben bir arada olmaz... Şehzade Mustafa ...
Ama en korkunç krizi benlik bahsinde oldu. "O'nun yanına iki ben sığmaz," diye okuyordum. "Sen, ben diyorsun. O da ben diyor. Ya sen öl, ya O ölsün ki bu ikilik kalmasın. Fakat O'nun ölmesi imkânsızdır. Bu ne hariçte ne de zihinde mümkün olur. Çünkü O ölmeyen bir diridir. O kadar lütufkârdır ki imkân olmuş olsaydı senin
Doğan KitapKitabı okudu
Bir odanın içinde üç metre ötedeki bir arkadaşınıza bakıyorsanız, bu arkadaşımızı «şu andaki» haliyle görüyor değilsiniz. Saniyenin yüz milyonda birine eş zaman önceki durumunu görüyorsunuz. Buna, isterseniz, bir mikrosaniyenin yüzde biri de diyebilirsiniz. Bunun hesabı şöyledir : (3 m) / (3 x 10 m saniye) = 1 (10 / saniye) = 10* Bu hesapta yaptığımız, uzaklığı hıza bölüp arada geçen zamanı bulmaktan ibarettir. Ne var ki, «şu andaki» arkadaşınızın görüntüsüyle saniyenin yüz milyonda birine eş zaman önceki görüntüsü arasındaki fark o kadar küçüktür ki, fark edilemez. Oysa sekiz milyar ışık yılı uzaktaki bir kuasar'a baktığınız zaman, onun sekiz milyar ışık yılı önceki durumunu görüyor olmanız önemli fark yapar.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.