Can ve mal kaybını had safhaya çıkaran "hard power/sert güç" eksenli müdahale biçimlerini yavaş yavaş terk eden Amerikan devleti, Barack Obama'nın iktida- ra geldiği 2008 yılından bu yana "soft power" denilen yumuşak darbe mühendisliğini devreye sokuyor. Bu yolla muhalefeti destekleyerek manipüle ettiği seçimler vasıtasıyla istediği yönetimi iktidara taşıyıp amaçlarını gerçekleştiriyor. "Arap Baharı" döneminde test edilmeye başlanan yumuşak darbe mühendisliği mekanizması ilk başarısını 2013'te Mısır'da daha sonra da Tunus ve Sudan'da gösterdi. Yumuşak darbe mühendisliğinin başarılı olamadığı Libya, Yemen, Suriye, Irak ve Afganistan gibi ülkeler ise işgal ya da iç savaş kaosuyla cezalandırıldı. Ancak bu ülkeler ne kadar ağır bedeller ödeseler de bir o kadarını da abdye odettiler.
(Obama iktidarı boyunca, 8 yılda Arap Baharı ayaklarıyla Tunus Libya, Mısır , Suriye domino taşları gibi devrilecekti, Tunus'ta yönetim değişecek, Kaddafi linç edilecek , Mısır'da darbe üstüne darbe olacak, Suriye'de iç savaş çıkarılacak, IŞİD icat edilecek, iki milyondan fazla müslüman ölecek, 10 milyondan fazla müslüman mülteci olacaktı. Tüm bunlar yaşanırken, bir yanda "Selamünaleyküm" dediği için müslüman zannedilen Obama olacak, bir yanda Davos Fatihimiz olacaktı. Ve, Obama'nın görev süresi bitince , van münüts de derhal sona erecek, Türkiye yeniden İsrail'lr "dost" olacaktı.)
Sayfa 109 - Sia
Reklam
Toplumlar da yeryüzüne benzerler. Toplumların da fay hatları vardır. Enerji birikir ve bir gün toplumsal bir patlama meydana gelir, bu da deprem etkisi yaratır. En yakın örnek hiç kuşkusuz hala artçıları devam eden Suriye'deki sosyal depremdir. Buazizi adlı bir gencin Tunus'ta kendini ateşe vermesiyle tetiklenen ve başlarda "Aгар baharı" adı verilen, irili ufaklı birçok Arap ülkesini sarsan sosyal deprem ve ardından yaşanan beşeri tsunami hala dinmiş değildir. Ege kıyılarına her gün cesetler vurur. Merkez üssü Tunus'tu ama en büyük ve en uzun yıkım Suriye'de yaşandı. Doğal olarak Suriye'nin bir komşusu olarak biz de sarsıldık.
Sayfa 68
Tunus'ta diktatör Zeynel Abidin Bin Ali'nin yönetimi esnasında devlet okullarında ve resmi kurumlarda kadınlar örtünme yasağına tabiydi. Nahda Hareketi Partisi'nden olan Fatma el-Esvad bana hukuk okuduğu dönem boyunca bere taktığını ve böylelikle hâlâ tesettüre riayet ettiğini ama aynı zamanda üniversiteye de gidebildiğini anlattı.
Sayfa 85 - Epsilon YayınlarıKitabı okudu
Arapların Pan-Arabism faaliyetleri:
Biraz aşağıda, bazı önemli girişimlerden bahsedeceğiz. 1950'lerin başında, Ürdün ve Irak'ı birleştirmek suretiyle Bü­yük Suriye planı tartışıldı. 1958'de Suriye ve Abdünnasır Mı­sır'ından oluşan Birleşik Arap Cumhuriyeti (UAR) kuruldu; ancak Mısır baskıcı bir tavır takınmaya başlayınca Suriye bu birliği bozdu. Mısır, 1972 yılında Sedat yönetiminde adı Mısır Arap Cumhuriyeti olarak değiştirilenceye kadar bu resmi adı taşıdı. Ancak bundan kısa bir süre evvel, 1 Eylül 1971'de Lib­ya, Mısır ve Suriye'yi kapsayan Arap Cumhuriyetleri Fede­rasyonu kuruldu. Fakat Libya'nın güçlü adamı Kaddafi yü­ünden, bu yeni oluşum da gerçekleşmedi. 1974 Baharı'nda Sedat'ı devirme teşebbüsü bile Libya liderinin entrikalarına atfedildi. Daha ilginç bir gelişme, Kaddafi ile Tunus devlet başkanının, iki ülkeyi birleştirme çabalarıdır. İki ülkenin birleştiğine dair deklarasyonu birlikte anons etmişlerdi (ancak bu anlaşma da sadece kısa bir süre sonra iptal edilmiştir).
Sayfa 277Kitabı okudu
Sol Sosyalist hareketlerin halka yabancılaşması ve ekonomik sorunları çözmedeki yetersizlikleri sonucu; yüzyıldan fazla baskı altında tutan, tasfiye edilmeye çalı- şan ve şiddetle cezalandırılan islâmî, yapıların muhalefe- ti ile halkın İslâmi örgüt, cemaat ve partilere daha fazla rağbet göstermesi. Ortadoğu'da yeni bir sosyal, kültürel ve siyasi yapılanmanın gerektiğine inanan bazı Batılıların değişim istekleri. S. Rosiny'in ifadesiyle; "Özetle bu ayaklanmalar Sosyalist, Liberal veya islâmcı devrimler olarak değil; rejim karşıtı yaygın halk hareketleri olarak ortaya çıkmıştır. Bu ayaklanmaların öncüsü elitler değil, daha yatay hiyerarșinin olduğu halk kesimleri olmuştur. Arap Bahari'nı liderleri aydınlar değil; Tunus'ta Muhammed Buazizi ve 2010 yazında Mısır polisi tarafından ölesiye dövülen Halid Said gibi kahramanlar olmuştur."
Sayfa 53 - Ezr YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.