Arayış demek, olduğun halinle tatmin olamamak demektir.
Peki o zaman aramamak nedir? Aramamak şudur: A, A olmaktan son derece memnundur ve B olmaya dair hiçbir arzusu yoktur.
Tatmin, aydınlanmanın başlangıcıdır. Tatmin, aydınlanmaya dönüşen tohumdur. Arayan tatminsiz, gergin ve endişelidir. Sürekli bozguna uğrayacaktır çünkü her ne yaparsa
Cinselligi yaşayabilmek için çocukluğu geride bırakmanız gerekir ve tabii bu geride bırakmanız gereken tek şey de olmayabilir. Arayış, buna değip değmeyeceğinin kesfedilme sürecidir de denilebilir.
Söylenmeyi bekleyen sözler biriktiğinde imdada bazı öyküler yetişir. Sakil bir yaşamda debelenirken etrafa ölgün gözlerle baktığımızda bazı anlatılar bir anlığına da olsa bizi geri çevirir. Ya da aynı anlatılar biz dibe vururken seyirci kalamaz, gelir aynı dibi bizimle boylar. Kuyunun dibinde, körün herkesle aynı manzarayı gördüğü yere o içimizden
Bir ömür arayış ve sonucunda tesadüfler gafletine düşmek ne büyük bir hüsrandır. Bu hüsran ki eğer gafletten uyanış olmazsa sonsuz ebedi bir hayatın kaybediş hüsranı olur.
Kitap 3 hikayeden oluşuyor.
İlk hikaye olan ‘Rahel Tanrı’yla hesaplaşıyor’ da Rahel adlı bir kadın Tanrı’ya yanlış yaparak başka putlara tapan çocuklarının yaptığı yanlışları affetmesi için Tanrı’ya kendi hayat hikayesini anlatıyor.
İkinci hikayede olan ‘ Üçüncü Güvercinin Hikâyesi’ ise Nuh’un gemisinde bulunan üçüncü bir güvercini, Nuh’un suların durumunu kontrol etmesi için göndermesini ve kuşun orada yaşanan kötülükleri görmesini konu ediniyor.
Üçüncü ve benim en etkilendiğim hikaye olan ‘Ölümsüz kardeşlerin Gözleri’ ise Virata isimli bir adamın bilmeden kardeşini öldürmesiyle başlıyor. Yaptığı bu adaletsizlik üzerine savaşçı kimliğini bir yana bırakıp adaletli bir insan olarak yaşamaya karar veriyor ama bu hiçte kolay değil. Her adaletli yaşadığını sandığı zaman bir olay yaşanıyor ve ne kadar adaletsizlik içinde olduğunun farkına varıyor daha sonra başka adaletli bir yaşama geçiyor. Sonu hep hüsran olan bu kendini arayış biçimi ve verdiği öğütler beni çok fazla etkiledi. Söylediklerinden, yaşadıklarından çok anlam çıkarttığım şeyler oldu.
Kesinlikle bir Stefan Zweig kitabı olduğunu belli ediyor. Mutlaka okumak için zaman ayırın.
Bir hicran ki ahvalîm matemli
Bir hüsran ki vücûdum Mevta
Bir hasaret ki kalbim dünyaya meftun
Bir haykırış ki fıtratım ebede Müptela
Bir serzeniş ki dünya bu emelime acîz
Bir arayış ki Ebede, fâniyat bunda fakîr
O Ebed ki yalnız herşeyi yaratanın yanında sadece bir emir
O emir ki En Güzel'in esbabını ilk muhattap kılmış Kadîr
Bir sitem ki nefis bundan bîhaber değil
Ki o nefis hala Hodfuruş ,
O ki fani mahnuplarda boğulmuş, ve o Emmare ki fani emellerden kıvranmış, bilKarar olmuş....!
Fi Tarihi
Dostoyevskiyi anlamak bu kitabi okumaktan geçer.Hayatı anlamlandırmak,ümidin hüsranın kayboluşun kendini buluşun yeridir burası.Eğer bir arayış içinde olan var ise,bu kitabı okumalıdır.Ustaca bir kalemden çıkan sözcükler,soluksuz okumama sebeb oldu.Kendimi kaptırmışım 2 günde bitirdim kitabı.Bittigınde ise cok üzüldüm keşke biraz daha uzun soluklu olsaydı ve ben kendimi en çok o köpeğe benzettim.Samimi olan insanlarıda kaybetmişim meğer.
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020129,1bin okunma