160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yarım Kalmışlık
Bundan 6-7 sene önce, mezun ettiğim öğrencim
Osman Küçük
Osman Küçük
-öğrenciden ötedir dostluğumuz- bana 4 yazardan 5 kitap önermişti. Bu 5 kitaptan Toza Sor’u tanıtırken “Charles Bukowski bu kitabın yazarı için ‘Benim Tanrım’ ifadesini kullanıyor.” demişti. Kendisine o zaman söylememiştim ama nedense Bukowski, bende hep olumsuz bir ön yargı bıraktığı
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,861 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hadi gidelim, Bandini...
Bahara kadar bekle Bandini, az kaldı. Hem bak bizler de seninleyiz, yürüdüğün sokaklarda, Rosa'yı aradığın okulun sınıflarında, tek başına gittiğin o sinema salonlarında aslında biz de seninleyiz. Bahar gelmek üzere Bandini, hadi birlikte hazırlanalım... Geçen sene büyük bir keyifle okumuştum
Toza Sor
Toza Sor
'u . Çok sonradan ise Toza
Bahara Kadar Bekle, Bandini
Bahara Kadar Bekle, BandiniJohn Fante · Parantez Yayınları · 2003996 okunma
Reklam
Ne sobaydı ama! Zalim, yabani ve huysuz. Her an başkaldırma eğiliminde kara bir ayıdan farksız bir soba, hırçınlığına da diyecek yoktu; güzelce yanmış ısı yayarken birden kudurur, sarı bir kızgınlığa bürünüp evi ateşe vermekle tehdit ederdi. Sadece Maria başa çıkabilirdi o koca kara demir yığınıyla; dalları tek tek sürerek, çekingen alevi elleriyle kucaklayarak, küçük bir kütük ekleyerek, sonra bir tane daha, bir tane daha; soba onun şefkatiyle mırlamaya başlar, demiri ısınır, memnuniyetle homurdanıp sızlanmaya başlardı bir geri zekalı gibi. O Maria'ydı ve yalnız onu seviyordu soba. Arturo ya da August onun obur ağzına bir kömür parçası atmaya görsün, kendi hararetiyle çıldırır, duvarların boyasını yakıp kabartır, ürkütücü bir sarıya bürünürdü; Maria için tıslayan, onun için yanıp tutuşan bir cehennem parçası. Becerikli Maria elinde temizlik beziyle suratını asarak sobanın başına geçer, onu biraz azarlar, bütün kapaklarını sıkı sıkı kapattıktan sonra normal aptallığına dönünceye kadar bağırsaklarını karıştırırdı. Yıpranmış çiçeklerden daha büyük olmayan elleriyle Maria; ama kölesiydi onun o kara iblis, gerçekten çok seviyordu Maria o sobayı. Pırıl pırıldı hep, nikel kaplama markası harikulâde dişleriyle fazlasıyla gururlanan bir ağız gibi sırıtırdı.
Ah Bandini benim üzümlü kekim :))
“..ben de melek sayılmazdım; benim de ruhum buruk, düğümlenmiş; yalnız olduğunu sanma; çünkü Arturo Bandini sana rahatlıkla eşlik edebilir; senin Arturo Bandini’n var ve sana anlatacak çok şeyi var.”
Arturo Noel'den nefret ediyordu, çünkü ona hatırlatılmadıkça yoksul olduğunu unutabiliyordu. Her Noel aynıydı; mutsuz, aklının köşesinden bile geçmeyen şeyler arzulayıp sahip olamamak.
Öldüğünde cennete gideceğinden hayli emindi Arturo Bandini. Cehenneme giden yol ölümcül günah işlemekten geçerdi. Çok günah işlediğini biliyordu, ama günah çıkararak hepsinden arınmıştı. Hep zamanında gitmişti günah çıkarmaya -yani ölmeden önce. Ve tahtaya vururdu bunu her düşündüğünde; zamanında gitmeye de devam edecekti, yani ölmeden önce. Bu yüzden öldüğünde cennete gideceğinden hayli emindi. İki nedenden ötürü: Günah çıkardığı ve çok hızlı koşabildiği için.
Sayfa 103
Reklam
545 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.