Bir devlete benzetiyorum kendimi.
İşim gücüm bitmeyor.
Bir türlü yerleşemeyorum odamda.
Her istediğim kitabı alamayorum.
Plânlar içinde geçiyor ömrüm,
Başlayıp tamamlayamayorum.
Bir devlete benzetiyorum kendimi.
İçimdeki hükûmetin gidişini anlamayorum.
Yıllar ötesini düşünür düşünmez
Hemen mesud ve zengin oluyorum.
Nedense geçmiş günler unutuluyor.
Tarih kitabı gibi hatıra defterlerimi okuyorum.
Özdemir Asaf
Bir yanda gelen o dinmeyen aydınlık,
Aldıkça alan.
Bir yanda giden bir noktaydı karanlık,
Ellerinde başlayan, gözlerinde biten.
Bağırdı, kan gibi aktı sesi,
Aşamadı dişinin duvarından.
Elinde bütün aşkların kitabı,
Anlatıyordu aldanan aydınlıklarından.
Elinde bütün kapıların anahtarı,
Ve unutulmuş bir duvarda, kendi kapısı...
Varamadı.
Ora öyle karanlıktı ki.
Öldüğünü anlamadı.
Unutmak mı, delisin,
Gitmesem de bekler orada deniz.
Gelirsem, bilmelisin
Benim beklememdir burada deniz.
Gitmek gibi geleceğim
Denizin delisine.
Delinin denizi gibi
O ne kadar giderse.
yaşasın! ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize
bazen çok korkuyorum.
ama bu; aslanlarımı açıklamama engel olmuyor
çünkü fena halde yaraşıyor birbirine gece ve balta
ve anneciğim derdi vardı neyin altına giysen olur bir siyah pantolonum şimdi gibi ay!
tekhnem dolu müfsidle!
bu da caddelerden derviş dervişegelmeme mâni
Geçen yıl arkadaşımın hediye ettiği kitap. Kapağını görür görmez çocuk gibi sevindiğimi çok iyi hatırlıyorum. Okunması, ayrıca tekrar tekrar dinlenilesi şiirler ile dolu bir kitap.
...
Bir gecedir sana doğru senden.
Geçen yaşadığındır, yaşarken anlamadan.
Kalan bir gerçektir belki,
Bir iğne gibi kaybolan, bir bardak gibi kırılan.
Gelen sanki beklediğindir.
Ve giden, en tatlı, en sıcak, en kocaman.