Batının numunei imtisal kabul edilmesi, Müslüman insanının olamayacağı imajını getirdi. Örnek insan olmak için, Batı kültürü farzı ayn yapıldı. Buna rağmen Batılı olamadık. Zaten olmamamızda gerekir. Zira Allah insanları farklı farklı yaratmıştır. Bir Arap ya da Türk veya Kürt nasıl Allah'ın bir ayeti ise bir alman veya bir Fransız da Allah'ın birer ayetidir. Meğer ki Allah'ı inkar etmesinler. Sadi Şirazinin dediği gibi "insanlar birbirlerinin azalarıdırlar". Aslında dünyanın güzelliği de bu farklılıkta yatıyor.
"Aklın zoruyla seçen" ile "aşkın zoruyla seçen" arasındaki fark, seçimin bedelini önemsememektir. Aklın seçiminin sonucu 'doğru' veya 'yanlış' olarak nitelenebilirken, aşkın seçiminin sonucu bu nitelikten münezzehtir; yeter ki aşk olsun; ve aşk... aşk-ı hakiki olsun!
“Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda değil cihat etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?”