Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mülkiyet... Dertlerin kaynağı, ıstırabın anası, kökeni... sebebi değil sadece bizzat kendisi...iktidarın göstergesi... sözümona beka'nın alameti...tutmanın, tutunmanın, kavramanın, kök salmanın, sözde dünyaya kazık çakmanın sahte tapusu...yetişkin çocukların, kendilerine dahi malik olamayanların sırf ayaklarını yere basmak, kendilerini güvende hissetmek için oynadıkları kazı-kazan oyunu...
Varlığa gelen her ademin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. Evet, varlığa gelmenin bir sebebi olduğu gibi, var kalmanın, varlıklı olmanın da bir sebebi vardır. İki farklı sebepten değil, bir sebebin iki cihetinden söz ediyoruz aslında. Varolabilmemiz için muhtaç olduğumuza varlığımızı sürdürmek için de muhtaç olmaktan... Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda; vücud ve beka. Demek ki aşk vücudu baki kılmak için çırpınanların değil, vücudu fani kolmak için çabalayanların mesleği. O halde Cenab ı aşk yariniz ve yardımcınız olsun efendim!
Reklam
Nergis Han Meseli
Ahh! Ahh! Hüseyn, Hüseyn! Yedi kat gökler, şayet Rabbü Teâlâ tutmasa, kederlerinden çatlayıp parçalanacaklardı o anda... O anın içinde paramparça oldu zaman... Tuzla buz oldu tüm mümkünler aynası... Melekler ah ü zar ile ağladı... Denizler, gözyaşından mürekkep... Dağlar, kederden taş kesildi... İnlerinde ejderhalar bile hüzünle paralandı... Kuşların kanatları yandı acıdan... Denizler âlemi kana boyandı, nehirler matem giysisiyle donandı... Kâinatın şahı Hüseyn, Sidretü'l Münteha'ya dayandı... Aşk-ı ilahiye kendini feda eyledi... Fena âleminden, Beka âlemine geçti...
Sayfa 29 - Timaş Yayınları, 3. Baskı, 2014Kitabı yarım bıraktı
Bediüzzaman Said Nursi, insan ruhunda çok şiddetli bir arzu ile bulunan bekâ aşkının, aslında Bâkî-i Zülcelâlin varlığına ve bekasına baktığına işaret ederek, önemli bir yanılgıya dikkat çeker : Bu şiddetli aşk çoğu zaman, gaflet yüzünden insanın kendi şahsiyeti ile ilgili bekâ isteğine dönüşmektedir. Bâkî-i Zülcelâl:Sonsuz büyüklük ve ebedi hayat sahibi Allah. Şualar-59
Sayfa 176Kitabı okudu
Ey neşve ne geldin bana meyhane miyim ben Ey aşk ne sevdin beni divâne miyim ben Misbâh-ı bekâ pertev-i işret ki aşkım Yanmakla tükenmem per pervâne miyim ben Lutf-ı güherim zahir iken çerh galat-ı beyyin Fark etmedi gencinemi vîrâne miyim ben Seyr eyle ser-i sebzimi gelsin de baharım Hak-i siyeh içre kalacak dâne nmiyim benNaci yeter avareliğim gülşen-i kudse Pervâz edeyim bülbül bî-lâne miyim ben
Gazel
Ol nazar-ı gaflet, o mübarek nâzeninleri; vazifesiz, neticesiz, bir mevsimde görünüp, hareketleri neş'eden değil belki güya ademden ve firaktan titreyerek hiçliğe düştüklerini göstermekle, herkes gibi bendeki aşk-ı bekâ ve hubb-u mehâsin ve muhabbet-i vücud ve şefkat-i cinsiye ve alâka-i hayâtiyeye medâr olan damarlarıma o derece dokundu ki, böyle
Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
Reklam
Bendeki aşk-ı beka, bendeki bekaya değil belki sebepsiz ve bizzat mahbub olan kemal-i mutlak sahibi, Zat-ı Zülkemal'in ve Zülcemal'in bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda o Kâmil-i Mutlak'ın varlığına ve kemaline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtriye, gaflet yüzünden yolunu şaşırmış, gölgeye yapışmış, âyinenin bekasına âşık olmuştu. ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ geldi, perdeyi kaldırdı. Gördüm ve hissettim ve hakkalyakîn zevk ettim ki bekamın lezzet ve saadeti, aynen ve daha mükemmel bir tarzda Bâki-i Zülkemal'in bekasına ve benim Rabb'im ve İlahım olduğuna imanımda ve iz'anımda ve îkanımda vardır. Çünkü onun bekasıyla benim için lâyemut bir hakikat tahakkuk eder. Zira benim mahiyetim hem bâki hem sermedî bir ismin gölgesi olur, daha ölmez diye şuur-u imaniyle takarrur eder.
Fıtratımda çok şiddetli olan ask-ı beka Baki-i Zulkemalin bekasına ,varlığına iki cihetle bakarken;enaniyetin perde çekmesiyle ,mahbubunu kaçırmış,ayinesine prestij etmiş bir serseme dönmüş gördüm.
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.