Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Aşk-ı Memnu" dizisindeki Behlül, yengesi Bihter'i dudağından öptü; izlenme rekorları altüst oldu. Değil Kardak'a çıkan yarbayı, Ulubatlı Hasan'ı bile tutuklasalar, hikayeydi... Herkes Bihter'in kocasını boynuzlamasını konuşuyordu.
-Lakin, yarabbi! Anlasanıza ölüyorum! Onların gözümün önünde seviştiklerinden, gözümün önünde... Ben işkenceler içinde kıvranırken onların saadetlerinden ölüyorum... Bu zapt olunamamış bir feryat idi, bu feryattan sonra bütün kuvveti söndü, artık ketmolunmaya kuvvet bulunamayan bir feveran ile annesinin dizlerine atıldı ve hüngür hüngür, bu müthiş azapta birinci defa olarak bol bol ağladı, ağladı...
Sayfa 486 - Özgür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Halid Ziya Uşaklıgil (1866-27 Mart 1945)
"Sevmek, sevmek istiyordu. Hayatında yalnız bu eksikti fakat hayatta her şey bundan ibaretti."
Can Yayınları
“Ve evrenin bu son gecesinin tek seyircisi olarak, bütün o karların altında donmuş manzaraların kenarında kendisini görüyordu; bir kişi, bu ölmüş evrenin içinde yapayalnız! Şimdi de böyle değil miydi? Yapayalnız...”
Can Yayınları
Müjde Ar, Aşk-ı Memnu adlı dizide oynayarak ve bir kolonya reklamında sudan bikiniyle fırlayarak Türk erkeğinin kadına ve sekse bakışını ciddi şekilde sarsmıştı. 70'lerin kadınlarının da sekse bakışlarının değişiminde onun epeyce payı oldu.
Sayfa 126Kitabı okudu
İşte şimdi bu gösterişli odanın servetleri içinde siyah mermerlerle örülmüş bir mezarda diri diri gömülmüş gibiydi. Nefes alamıyor, boğuluyordu; bu mezardan çıkmak, yaşamak, sevmek istiyordu.
Sayfa 170 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Melih bey takımının içinde kadınlar hattâ zor valide olurken büyük valide olmak onun için bir zul, bir ayıp hükmünde idi. Şimdiden buna bir çare düşünüyor, saçlarının beyazları ile çehresinin harabisine bir tamir tedbiri bulduktan sonra büyük valideliliğe de birşey icad etmek istiyordu, öyle bir şey ki ona şebap vehminin mestliğinde gizlenebilmek için imkan bıraksın: çocuk annesine abla, ona da anne diyecekti.
Peyker Adnan bey için: «Evet gözlerini Bihterden ayırmıyor. cümlesile onun kalbini burmuş idi. Demek bunu da elinden Bihter alacak tı? Peykerden sonra Bihter?... Bu iki kız onun nazarinda birer rakibe, onu böyle elinden ümidlerini ala ala öldürcek birer düşman idi.
Bihterin yüzünde penbe tabaka daha ziyade kuvvet kesp etti, Peyker'in itiraz silahı düşerek duruyordu. Onun da kalbinde şimdi ufak bir his, mahiyeti pek belli olmuyarak bu izdivaç tasavvurunu soğuk bulduruyordu. Bihter bir kelime söylemiyerek, eniştesinin son sözüne cevap vermemeği tercih ederek eldivenlerini, örtüsünü, harmanisini toplıyarak çıkdı.
Adnan! Adnan bey! diyordu Bu isim gözlerinin önüne şık, zarif, en güzide bir âleme mensup, bir çok ikbal ihtimallerine namzed, uzaktan kır mı, kumral mı fark olunamıyan sakalları çenesinden hafif hatla ayrılarak iki tarafına taranmış, daima güzel giyinen, daima güzel yaşayan, ince eldivenlere mahbus parmakları altın telli gözlüğünü seri bir hareketle beyaz zarif keten bir mendilin ucile sildikden sonra her tesadüfde kendisine bir rica nazarile bakan, güzel, o kadar meharetle saklanan elli yaşına rağmen hâlâ güzel bir koca koyuyordu.
Reklam
Bu sözler ölmekten ziyade çocuğunu yalnız bırakmaktan korkan bir valide tesirile, titrek bir sesle söylenmişti. Mlle de Courton Adnan Bey'in tercümesini dinlerken bu sözlere has- tanın ruhunu terfik etmek istiyerek gözlerini, üzerinde rica eden bir tebessümün mevceleri uçan mariz simadan ayırmıyordu. Son cümle onun kalbinde en hassas, en ziyade titremeğe meyyal bir teli canlandırdı: Valide... Nihal'in validesi olmak fikri hayatının bütün mahrumiyetleri içinde en acısile o kadar samimi bir irtibatı haiz idi ki Neseviyet emellerin den feragat etmiş bütün biçare kadınların kalbinde her türlü mahrumiyetlerin gözyaşları sükut edebilir, fakat bunlardan biri, analıktan mahrum kalmış olmak acısı, daima zehirden birer katre ile damlayan iltiyam bulmaz bir cerihadir. Zannolunur ki, tabiat kadınların ruhuna boş kalmağa tahammül edemeyen bir beşik koymuştur. Bu ihtiyar kızın da ruhunda böyle boş bir beşik, o beşiğin yanında hiç olmazsa boşluğunu uyutmak istiyen bir ananın mersiye kabilinden ninnileri vardı. Birden, hastanın o son sözü ile, bu boş beşiği dolmuş zannetti ve bugünden başlayarak rikkatle karışık bir muhabbet onu hastaya meftun etti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.