Octavio Paz'ın muhteşem incelemesi
VVilliams’ın taklide dayalı olmayan gerçekliği, onu diğer iki şaire yaklaştırır: Jorge Guillen ve Francis Ponge. (Burada da ,etkilenmelere değil, rastlantılara işaret ediyorum.) Jorge Guillen’in bir dizesi, onların simgelere duyduğu ortak tiksintiyi dile getirir: “Tanrısal bir amaç olmaksızın cıvıldıyor küçük kuşlar” Tanrısal amaç ortadan
Sayfa 22 - pdfKitabı okudu
Doğrusuyla yanlışıyla Enver Paşa
Enver Paşa’nın hayatındaki hata, üstün görünenin içindeki zaafı görüp tenkitçi gözle arayıp bulamamasıdır. O zamanki Osmanlı-Türk ordusunun genç komuta grubu içinde Kazım (Karabekir), Esad Paşa, Fevzi Paşa, Ali Fuad ve tabii Mustafa Kemal Bey gibi değerli kurmaylardaki bu tutum Enver’le onların arasında 1914’ten itibaren bir açıklık
Reklam
Bu imparatorluk bizim için imkânsızlık demek Şehsuvar!
"Aslında bizim aşkımız imkânsız." °°° "Bütün aşklar imkansızdır Şehsuvar"... "İmkânsızlık olmazsa aşk söner. Ve hepsinden mühimi, aşk bir ticaret değildir benim yakışıklı aptalım. Aşk neticeyle alakadar olmaz, bugüne kadar, sadece bugüne, hatta şu ana... Ateş yandığı sürece vardır, o tutku sönmediği sürece...
324 syf.
10/10 puan verdi
Hürriyet yada İstibdat
Kaplanın sırtında sırça köşklerde doğup büyüse de yetimliğin,anasızlığın acısını iliklerine kadar hissetmiş ve hayatı boyunca hissedecek olan Abdülhamidin hikayesi... Görünenin arkasında görünmeyenin,İktidar hesaplaşmalarının,muktedir olma hırsının olduğu, Hürriyet, istibdat çığlıklarının ardında farklı hesapların ,farklı düzeneklerle hayata geçirildiği bir dönem... Bu dönemde aslında çok istemeden apar topar tahta geçirilmiş bir şehzade. Geride kalan mutluluk,aşk,huzur,rahatlık... Elde var,yıkılmak üzere olan imparatorluk ,korkular,vehimler,şüpheler,çok büyük sorumluluklar... İlmi siyasetin 33 senede kitabını yazmış bir sultan..Kimisine göre Kızıl sultan,kimisine göre Ulu Hakan
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,9bin okunma
Ne yazık ki cahil bir toplum bilim insanlığı ile falcılığı birbirine karıştırıyor ve aşk yaşamı da büyüye en çok baş vurulan alan oluyor.
Orion ["avcı" takımyıldızı] fevkalâde yakın, sanki dağlanmış gibiydi kış semâsında; bu ateşli iddiâyı, yukarısındaki üç yıldızı, çaprazındaki kılıç-kemeri seyretmeye doyamazdık; "aynı olan" sihirli bir hal almıştı ve insan gözlerini uzunca bir süre diktiği zaman, kendini takımyıldıza konulmuş gibi hissediyordu. Burada tutulamayacak kadar sıcak, baştan sona büyülü bir varlık deveran hâlindeydi. Ergenliğin aşk ve doğa hissiyatı kendini çoğunlukla şiir, bazen de kavramlarla ifâde eder; aramızda lirik şâir yoktu ve yaşam Tanrısı kavramsal olmak istemiyordu. "Sistemde", diye not ettiydim, “düşünceler kurşun askerler gibidirler, istendiği şekilde dizilebilirler ama onlarla bir imparatorluk ele geçirilemez. Felsefemiz hep gramatik çengellere veya huzura ihtiyacı olan ihtiyar beyefendilerin sistematiklerine asılıydı; bilim karekökü alınan, sanat karesi alınan hayattır, peki ya felsefe ?
Sayfa 86 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
213 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.