"Buz Devri'nden hepimizin tanıdığı Mamut ve sürüsü bir düzine kadar üyeden oluşurdu ve her yıl sürüye iki yeni yavru eklenecek kadar ürüyebiliyordu.Yöredeki insan kabilesi her yıl yalnızca üç Mamut bile avlasa,Mamut sürüsündeki ölüm sayısı doğumları aşınca birkaç nesil içinde Mamutlar yok oldular.Atalarımız tabii ki Mamutların kökünü kazımayı amaçlamadılar,sadece eylemlerinin sonuçlarının farkında değillerdi.Öte yandan Tavşanlar tavşan gibi ürüyordu.İnsanlar her yıl yüzlerce tavşan avlasada soylarını tüketmeye yetmiyordu.Mamut gibi Kürklü dostlarımız ise bu dünyaya sonsuza dek veda etmişti."
Mesela insanlar bazı hücrelerin, atomların -her neyse- toplamıdır. Yalnızca bir hücre farklı olsa farklı biri olurduk. O bilimsel şeyler her neyse, onların birleşimi nedeniyle oluyor her şey. Ve onları bize aktaran ise atalarımız. Akıl ise bir yönüyle sınırsız ve bağımsız. Ben, o bağımsızlığı tercih ettim. Mesela, gecenin bu vaktinde saçmalama bağımsızlığı diye bir şey icat ettim. Herkes kullanabilir.
Reklam
Dünyayı anlamak için zamanı daha farklı kavramanın bir yolunu bulmalısın. Hatırlayabilmen gerekiyor ama yapamazsın. İnsanlık iki milyon yıldır öngörüden yoksun yaşıyor. Homo sapiens’in evriminin çoğu avcılık ve toplayıcılıkla geçti ve bu da zihinlerimizi biçimlendirdi. Bizim atalarımız için gelecek, asla bir sonraki andan ilerisi olamadı. Bunun ötesindeki her şey uzak bir geçmişin sisleri kadar bulanıktı. Üreme güdüsüyle anı yaşamaya alıştık. Afetler unutuldu veya masallarda kaldı. Unutmak bir zamanlar evrimin bir lütfuydu ama şimdi bir lanet oldu. Zihinlerimiz hala bir zaman ufkuna kısıtlı ve bu bizim her iki yönde de birkaç yıldan ötesini görmemize engel oluyor. Kuşaklar geçip gidiyor ve biz unutuyor, bastırıyor ve umursamıyoruz. Geçmişi hatırlamaktan ve ondan bir şey öğrenmekten aciz olan bizler geleceği düşünme yeteneğinden de yoksunuz. İnsanlar, bütünü ve bu bütün içinde oynadıkları rolü görmek üzere yaratılmadı. Biz dünyanın hafızasını paylaşmıyoruz.
Sayfa 809
İnsan varoluşunun trajik doğası,bilincin ta kendisinin her an kendini öldürme arzu ve olasılığı taşıdığı gerçeğini de içerir. Dostoyevski ve diğer varoluşcu atalarımız, özgürlüğün dayanılmaz bir yük olduğuna dair yazarken ne edebi bir mübalağa sanatı yapıyorlardı ne de aşırı votka içmenin etkilerini yansıtıyorlardı.
Ne demiş atalarımız duvarda bir çivi olduğu soylenmisse öykünün sonunda karakter kendisini o çiviye asmalıdır.
Sayfa 182Kitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Bilmediğiniz şeylerden korkarsınız veya sizi iyi tanıyan ama sizin onu iyi tanımadığınız kişiler tarafından daha çok kandırılırsınız! Emperyalizmin sahne arkasını, kanlı ellerini, medya soytarılarını bilmezse, tanımazsa -her ne kadar atalarımız "KORKMA"mayı öğretse de- içten içe korkanlar, çekinenler ve kandırılanlardan olacak birileri! İşte kısa ama dolu olan, üstelik siyasi-politik kitapları sıkıcı veya anlaşılmaz olarak düşünenler varsa onların dahi kolayca anlayabileceği bu kitap, ezeli düşmanlarımızı bizlere tanıtıyor, onların kafa yapısını gösteriyor, çıkar için her yol mübahtır anlayışlarına karşı da uyarıyor adeta. Zamanın Kuvvacılarından olduğunu düşündüğüm Banu Avar emperyalistlerce! kurulan zemberekleri, çalıştırılan, istedikleri zaman da durdurdukları saatleri işaret ediyor. Bunlar öyle saatler ki emperyalistlerin sesinden başka bir ses yok o zamanın içinde! Elbette böyle gitmeyecek, uyananlar gerilen o zemberekleri kıracak, seslerinin çıkmadığı o zamanın içinden fırlayıp emperyalizmin kalbine başka bir zemberek(Zemberek ok anlamına da gelir.) saplayacak. Ne demişti Yunus Emre: "Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur....
Zemberek
ZemberekBanu Avar · Remzi Kitabevi · 2016421 okunma
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.