Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
630 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Turk klasiklerinin ilk 100 eserinden biri olan kitapla karsinizdayim. Klasik deyince hemen agir bir dil ya da sıkıcı bir konu olarak dusunmeyin. Bizim yazar atalarimiz edebiyata buyuk oranda yon vermis kisilerdir. Donemine gore bu kadar yalın, akıcı bir uslupla yazilan bir eser herkes tarafindan okunmaya deger. Yazarin yasadigi doneme dair bulundugu Istanbul sehrini mektuplar yazarak bizlere sunmus ve miras birakmis. Okurken "vay be!"diyeceginiz cok guzelliklerle karsilasacaksiniz. Genel olarak boyle bir edebiyata sahip oldugumuz icin gercekten cok sansliyiz. Bu sebeple klasiklerimizi onyargili degil sevgiyle ve merakla okuyalim. Ben buu eseri 20.11.2012 yilinxa okudum cok begendim. Tavsiye ederim.
Şehir Mektupları
Şehir MektuplarıAhmet Rasim · Kapı Yayınları · 20131,152 okunma
KUDÜS'ÜN TARİHİ
Filistin toprakları üzerindeki yaşam kalıntıları M.Ö. 10.000 yılına kadar dayanmaktadır Kudüs'ün tam olarak şehir olma özelliği bronz çağının başlangıç aşamasında ortaya çıkmıştır Filistin halkının oluşması,Kenanlıların bölgeye göçleri ile başlamıştır.Tarihçilere göre Filistin halkı,özellikle de kırsal bölgelerde yaşayanlar,Müslümanların
Reklam
"İnsan kalbi yüz kapılı bir saraya benzer, mutlaka biri açıktır"demiş atalarımız. Kavga edip gürültü çıkaranlar, açık kapı aramayan ve kapalı kapıları yumruklayanlardır.
Uzun oldu alıntı biraz ama devamı ve öncesi itibari ile en ideali :)
Şu söyleyeceğim sözün artık basmakalıp olduğunu biliyorum , ama herkes söylüyor diye söylemekten geri kalacak değilim: İnsanın aklı acısına son vermese de , zaman son verecektir acıya . Acısından bıkarak , yorularak acısına son vermesi , aklı başında bir insan için çok utanç verici bir şey. Bence en iyisi , acın seni bırakmadan önce sen onu bırak ; istesen de uzun zaman sürdüremeyeceğin bir şeyden , elinden geldiğince çabuk vazgeç . Atalarımız kadınlara bir yas süresi tanımışlardı , o kadar süre yaş tutsunlar diye değil , daha uzun süre tutmasınlar diye . Erkekler için yasal bir süre yoktur , çünkü hiçbir süre yaraşmaz erkeğe . Ama yakılan odun yığınından zar zor uzaklaştırılan , üstüne kapandığı cesetten zor koparılan şu kadınlardan bir tanesinin gözyaşlarını bir ay akıttığını gösterebilir misin bana ? Hiçbir şey acı kadar çarçabuk nefrete dönüşmez . Acı tazeyken bir avutucu bulur kendine , kimi insanları çeker yanına ; sürüp giderse de gülünç olur , yanlış değildir çünkü bu ; ya yapmacıktır ya da deliliktir .
127 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Öncelikle ilk kez kitabını okuduğum Jack London’ın hayat hikayesi beni çok etkiledi. 40 yıllık ömrüne o kadar yaşanmışlık sığdırması ve tam bir “alaylı” olarak o kadar kitap yazması beni kendisine hayran bıraktı. İnsanlık tarihine,geçmişe ve varoluşa olan ilgimden kaynaklı kitap henüz isminden itibariyle benim ilgimi çekti. Noah Harari’nin Sapiens, Emrah Safa Gürkan’ın Bunu Herkes Bilir kitaplarından sonra bu kitabıda bir tamamlayıcı ve tarihsel bağlamda okunması kanısındayım. Kitabımızda, rüyaları aracılığıyla henüz dinler ortaya çıkmadan, insanlığın çok eskide kalmış döneminde olan olayları yarı insansı atalarımız gözüyle bize anlatıyor. Gen aktarımı konusunu ve kişilik bölünmesinin sebeplerinide kitap içerisinde değiniyor. Durağan bir kitap ancak bu tip konulara ilgisi olan her insanın ilgisini çekebileceğini düşünüyorum.
Adem’den Önce
Adem’den ÖnceJack London · Kapra Yayıncılık · 202018,7bin okunma
560 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
45 günde okudu
Amansız Mousai üçlüsünün kıvrak ve seksi dansçısı Niya Basette’in başı dertteydi. Çünkü Hırsızlar Kralı’nın başına ödül koyduğu acımasız korsan Alos Ezra’nın gemisinde alıkonmuştu. Alos, Niya’yı kaçırarak hedeflerine ulaşma yolunda ilk adımı atmıştı. Alos ve mürettebatı gönülsüz yolcularıyla denize açıldıklarında kiminle dans ettiklerini ilk
Yanan Denizin Dansı
Yanan Denizin DansıE. J. Mellow · Martı Yayınları · 2023114 okunma
Reklam
Atalarımız tarafından alınan ve uygulanan kararlardan mıdır bilinmez, 21. yüzyılın başında dünyamız, beraberlik ve dostça işbirliği şöyle dursun, barış içinde yaşamaya bile elverişli değil. Hayatımız öyle biçimlendirilmiş ki işbirliği ve beraberlik rağbet görmemekle kalmıyor aynı zamanda zor ve masraflı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
“Sonradan, müziğin insanlık kadar eski olduğunu öğrendim. Mağara mağara dolaşan atalarımız, yanlarında çok fazla şey taşıyamıyorlarmış ama modern arkeoloji, yanlarında yiyeceğin yanı sıra mutlaka bir müzik aleti de bulundurduklarını gösteriyor. Genellikle bir davul. Müzik yalnızca bizi rahatlatan ya da alıp götüren bir şey değil, bundan öte bir şey, bir ideoloji. Bir insanın ne tür müzik dinlediğine bak, nasıl biri olduğunu anlarsın.”
" Çok güzel şeyler yazmak geliyor içimden; ama bunları kağıda dökemiyorum. 'Kalbin dili yoktur.' diyen atalarımız ne güzel söylemiş."
İyi ama her şey unutulmaya yazgılıysa, neden bir şeyler kurmaya çabalıyoruz ve atalarımız neden bir şeyler kurdu?
Reklam
Atalarımız, çocuklarımız gibidir; duvardaki bir delikten, odalarında oynamalarını izleriz ve onlar bizi göremezler.
Atsız, Türk Edebiyatı Tarihi'nde de dille ilgili bilgilere yer vermiştir. "Kunlar Çağında Türk Edebiyatı” bölümündeki şu sözler Türkçenin teşekkülüyle ilgilidir: "Türkçenin Kunlar çağında teşekkül ettiğini kabul etmekte yanlış yoktur. Bir dilin temelli olarak kurulabilmesi için uzun bir siyasî birlik şarttır. Bu şart bizim
“Tarihçi Burns bir keresinde şöyle yazmıştı: “Osagelerin bu çetin sınavdan sağlam kurtulduklarına inanmak bir akıl yanılgısıdır. Kurtarılması mümkün olan şey kurtarılmıştır ve hayatta kaldığı için kalplerimizde daha değerlidir. Giden şey değerlidir çünkü bir zamanlar olduğumuz şey oydu. Geçmişimizi ve bugünümüzü varlığımızın derinliklerinde toplayıp yarınla ​​yüzleşiriz. Biz hâlâ Osage'iz. Yaşıyoruz ve atalarımız için yaşlılığa ulaşıyoruz.”
En üste düzenleyici ve hâkim güç olarak metafizik bilgiyi koymak gerekiyor. İnsanın hayrına olmayanı, kendinden yabancılaştıranı, insanı rüyasından ayrı düşüreni, sathileştireni ayıklamak hepimizin üzerine düşen bir görev. Her şeyi bilmek mecburiyetinde değiliz. : Her şeyi bilmek ve kullanmak zorunda da değiliz; ama kendimizi müdafaa etmek için bir şeyleri bilmek zorundayız. Kullandığımız her şey sadece gayeye matuf olarak kullanıla- cak, gayenin ötesine geçmeyecek. Kendimizi musibetten muhafaza edecek, hududullahı çiğnemeyeceğiz. Atalarımız bunu böyle yaptılar.
Sayfa 157Kitabı okudu
Atalarımız, çocukların alınlarına kömür isinden çarpı boyayarak onları nazardan korurlardı. Şifalı ağaç kömürü baş ağrılarına da iyi gelir. Tamamen yanmamış bir odun parçasının ucundaki kömür tozunu bir tatlı kaşığıyla alıp bir bardak suya ekleyerek içmek baş ağrısını alacaktır. Zihinsel bir rahatlama, düşüncelerde hafifleme sağlayacak, midedeki zehri de emecektir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.