Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
tıkız bir avludan geçecek komşu naftalin kokan odalarda ağırlanacak o ağır aksak şehrin duruşunu bir çocuk yüzüne kazıyacak ağır ve sakallı tümden, kaçak katlarda oturur kaybolur babanın eli birden merdiven çıkılır, lailaheillallah okunur yüzler misvaktandır bazen, sesler kederden iki şeyi unut dediler ilanihaye bıyıklı bir kitapçıyla hayali bir tarihi iki tane demişlerdir iki küçük risale sonra bir cami kapısından içeri
Kalduk bu sabah avludan ayvaylan nar toplayıp önümüze kodu. Vurduk yedik, kırdık yedik. Hep beraber yedik. Yahu dedim, dünya böyle olmaya mı?
Reklam
Gece sona erer,neredeyse sabah olur,biraz daha dayanabilmek için içilir,yorgun argın konuşulurken,Morelli’ye de bunlardan söz ettim.”Morelli dedim,”dans edip sarhoş olan bu insanların dünyaya gelirken şansları varmış.Uşakları,dadıları,hizmetçileri olmuş.Yazlığa gitmişler,destekçileri olmuş.Ne güzel.İçlerinden hangisi sıfırdan,kümesten farksız bir avludan buraya gelmeyi becerebilirdi?”
Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan Gülhatmiler serçeleri taşıyamıyor dallarında Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını."
Sayfa 37
Cenaze Merasimim
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, merdivenler daracık Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak, belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu, belki ıslak asfaltıyla yağmur. Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi. Kamyona, yerli gelenekle,yüzüm açık yükleneceksem, bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur. Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma, meraklıdır ölülere çocuklar. Bakacak arkamdan mutfak penceremiz. Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla. Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar. Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize...
Sayfa 1858 - YKY, [ 1963 Nisan, Moskova ]Kitabı okudu
Kasaba halkı baştan beri özgür ve korunaklı. Uyuyamayan bir kadın canı istediği an yatağından kalkabilir, omzuna bir şal dolayıp dışarıya, ay ışığına çıkabilir ve basamaklarda oturabilir. Hatta canı isterse avludan geçip sokağa da çıkabilir. Lambasız, korkusuz. Yolun kıyısından gelen bir hışırtı, bir çıtırtı onu asla korkutmaz, çünkü sesi çıkaran şey her neyse, kesinlikle kadına saldırmayacak bir şeydir. Yüz elli kilometrelik bir daire içinde hiçbir şey o kadını bir av olarak görmez. Ağır ağır gönlünce gezinebilir, pişireceği yemekleri, savaşı ya da aileyle ilgili sorunları düşünebilir, isterse bakışlarını yıldızlara çevirip hiçbir şey düşünmez. Lambasız ve korkusuz, gönlünce yürüyebilir. .
Sayfa 19 - SelKitabı okudu
542 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.