Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
tıkız bir avludan geçecek komşu naftalin kokan odalarda ağırlanacak o ağır aksak şehrin duruşunu bir çocuk yüzüne kazıyacak ağır ve sakallı tümden, kaçak katlarda oturur kaybolur babanın eli birden merdiven çıkılır, lailaheillallah okunur yüzler misvaktandır bazen, sesler kederden iki şeyi unut dediler ilanihaye bıyıklı bir kitapçıyla hayali bir tarihi iki tane demişlerdir iki küçük risale sonra bir cami kapısından içeri
Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan Gülhatmiler serçeleri taşıyamıyor dallarında Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını."
Sayfa 37
Reklam
Kalduk bu sabah avludan ayvaylan nar toplayıp önümüze kodu. Vurduk yedik, kırdık yedik. Hep beraber yedik. Yahu dedim, dünya böyle olmaya mı?
Sanırım ağlıyorum :'(
"Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan Gülhatmiler serçeleri taşıyamıyor dallarında Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını." Sesimi gözyaşımla yıkayarak Gidip toprağına fısıldayacağım Söylediklerinden ötesini yaşadı kızın Su değil kalbinin iklimini verdi çiçeklere"
N’apcaz şimdi diyo bana Diyorum ki bi bakalım Bakalım da önümüz taş Aç gözünü bakmak lazım N’apıp yapıp dış avluya Bir sofaya kapak atsak Hazırlandım sıvışmaya İmlayı azcık bozarak Konuş konuş hiç faydasız Özgür diyilim ki hâlâ Koş duvara, aş duvarı Bir duvar daha karşında Dışarıda bi avlu var Avludan sonra dört duvar Duvara çarpar dalgalar Dalgalar sözümü yutar Artık n’olcaksa olmalı Bu söz firar’dip kaçmalı Ona bir yardakçı lazım Suçortağı olsun şarkım!
alın şu tek mermiyi vurun şakağımdan kaza kurşunuyla. bir kuş olur, kanatlarımda boş bir kovanla kalkarım avludan. bir kız, eteklerinden güller düşürerek koşar cesedime.
Reklam
İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113
Üç karısı vardı Reşo Ağa'nın
Avludan geçip odaya varınca üç karısı diz çöküp çizmelerini çekmeye hazırlandılar. Ancak o, yeşil gözlü, kara saçlı, ince belli, geniş kalçalı olan Güllü'ye çizmelerini uzattı. Güllü sevinçle çizmelere asıldı. Kim çizmeyi çekerse, o yatardı Reşo Ağayla. Reșo Ağa, o gece Güllü'yü koynuna aldı.
aşk...
Bitiyorum onun için nine! Hep gözümde tütüyor. Gördüm mü dizlerimin bağı çözülüyor. Avludan geçerken görmeyeyim, bir ateştir düşüyor yüreğime.
Sayfa 70 - KOR KİTAP
Öyle duyumlar vardır ki aslında bir uykudurlar; bir sis tabakası gibi aklımızı tamamen işgal eder, düşünmemize de, hareket etmemize engel olur, varlığımızı açıkça sürdürmemize izin vermezler. Gece uyuyamamışız gibi, düşten kalma bir şeyler içimizde yaşamayı sürdürür ve gündüz güneşliğin verdiği bir uyuşukluk, duyguların durgun düzeyini ısıtır. Hiçbir şey olmamanın esrikliğidir bu; irademizin ise, avludan geçerken ayağımızla öylesine devirdiğimiz bir su kovasından farkı yoktur.
542 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.