Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı
‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı
Ulaş Başar Gezgin
Yılmaz Güney, görsel sanat araçlarının sözel sanat araçları üstündeki yengisinin bir simgesi olarak görülebilir belki. Çoğunluk onu sinemacı olarak tanırken, o, aynı zamanda edebiyat tarihine girmiş ve girmeye devam edecek bir romancı ve öykücü. Yılmaz Güney’in 1971’de yayınlanan
372 syf.
10/10 puan verdi
Okuyun!!!Hiçbirinizin kalbi küçücük bedenler kadar hassas olamaz!
Mağduru çocuk olan hiçbir konu göz ardı edilemez! Lütfen bahsedeceğim şeyler için bunları dile getirerek normalleştirmeyin, bu kadar bahsederseniz eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürürsünüz gibi yorumlar yapmayın. Zaten ensesti yapanlar bunu gayet normalleştirmiş veya bu zihniyetteki biri bunları okumasa da yapacağını yapar. Sadece okuyun ve okutun.
Dikkat spoiler içerir.
Meşhur bir milyarder olan Troy Phelan, 3 tane psikoloji doktorunun önünde akli dengesinin yerinde olduğunu ispatlar. Sonra avukatı Josh ve yardımcısı Sinead'a imzaladığı son vasiyeti göstererek kendini camdan aşağı atarak intihar eder. Ortada 11 milyar dolarlık bir miras vardır ve zamanında reşit olduğunda 5 milyon dolar alıp çarçur eder Rex, Troy Junior, Libbygail gibi pek çok çocuk vardır. Ama son vasiyet, çocukların mevcut borcu kapandıktan sonra bütün parayı Rachel Lane adında gayri meşru çocuğuna bıraktığını yazmaktadır. Josh, bu işi ciddiyetle ele alır ve zamanında kendi şirketinde çalışan ama şu anda hem vergi borcu olan hem de alkol tedavisi gören avukat Nate O'Riley i Rachel'ı bulması için Brezilya'ya gönderir. Ülkenin iç taraflarında ıssız bir yerde misyoner olarak çalışan bu kadını bulup mirası haber vermek en başta eğlenceli bir görev gibi görünür. Ancak Rachel en sonunda bulunduğunda parayı istemez ve belgeleri imzalamaz. Geri dönerken dang humması olan ve alkol ile büyük bir imtihana giren Nate, Rachel'ı haberi olmasa da onun avukatı olur ve parayı korumak için davaya dahil olur. Phelan'ın çocuklarını sorguda paramparça eder ve çocukların avukatlarından Hank Gettys, yalancı tanıklık yapmak için 500 bin dolar alan Sinead'a davay sokmaktan vazgeçer. Avukatlar anlaşma yoluna gider ve çocuklar kişi başı 50 milyon dolara anlaşır. Avukatlar da hisse usülü çalıştığı için zengin olmuştur. Durumu Rachel'ı haber vermek için Nate tekrar yola çıkar. Acaba Rachel'ı bulabilecek midir? Onu sağ salim görebilecek midir? Para ne olacaktır? Yoksa bir vasiyet daha mı ortaya çıkacaktır? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Bir sabah uyanıyorsunuz. Ve eski sıradan basit hayat birden karmaşık bir hal alıyor. Belki bi davayla ya da büyük bir aydınlanmayla..Hiç tanımadığınız bir yargıç ve insanlar sürekli davanız hakkında konusuyor. Sahi neden davalısınız? Sorgulamanız istenmez. Tıpkı günümüz gibi. Yaptığımız işlerin kaçının farkındayız ki zaten sorgulayalım de mi?Delicesine uğraştığımız şeyler.. Gerçekten değer mi? Belkide yanlış yere takılıyor yanlış şeyi düzeltmeye çalışıyoruzdur. Belki de neyi düzeltiğimeye çalıstığımızı bile bilmiyoruzdur. Belki de hayat çok basittir aslında karmaşık hale getiren biziz, kurduğumuz planlar, düşüncelerimiz. Çırpındıkça batıyoruz belkide. Derin bi yalnızlık, boşluk ve çaresizlik. Belki de ortada olan sorun davadadır. Mahkemeye göre suçlusunuzdur. Yargıça göre ölmeniz gerek. Tanıdık geliyor mu? Kurulan mahkemeler, konuşan insanlar, sorunu düzeltmeye çalışan avukatlar,onlara göre yaptığımız adımlar. K. eğer o sabah kalktığında evine gelen insanları umursamayıp işine gitseydi ve suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda hissetmeseydi nolurdu??
Jack London'ın benim için şuana kadar okuduğum en iyi eseri oldu Demir Ökçe...
Dürüst olmak gerekirse başlarda Martin Eden ile oldukça benzettim fakat sayfalar ilerledikçe Martin Eden'dan çok daha iyi olduğunu anladım.
Hikayemiz gerçek olmuş bir distopyayı anlatıyor,London ölmeden önce yazdığı bu eser basıldıktan 1-2 sene sonra gerçek oluyor ve
Klasik bir sabaha uyanır gibi açarsınız gözlerinizi ama öyle değildir.Odanızda daha önce hiç görmediğiniz resmi giyimli ,suratsız iki adam size tutuklu olduğunuzu söyler.Suçunuzun ne olduğunu bile söylemezler.Hakkınızda bir dava vardır.
........
Bu tutuklamanın ve bugünkü sorgulamanın arkasında büyük bir örgüt bulunuyor.Peki bu örgütün varlık nedeni,baylar?Bu neden suçsuz insanların tutuklanmasından ve bunlar hakkında anlamsız, çoğu zaman da sonuçsuz soruşturma açılmasından başka bir şey değil.(syf.66)
Ne kadar tanıdık.Bundan bir süre önce ülkemizde pek çok kişi benzer olayları yaşadı,ne yazık ki..Ben bu bölümü okurken aklıma saygıyla andığım rahmetli Prof.Turkan Saylan geldi.O yaşta,hasta haliyle böyle bir suçlamayla karşılaşmıştı.Arkasında neler olduğu sonradan ortaya çıktı ama ne fayda...
Kitabımızın kahramanı Josef K.'nın başına gelen de bu.Tutuklu ama neyle suçlandığını bilmiyor.Bildiğimiz anlamda bir mahkeme,yargıçlar ve avukatlar yok.Önce tek başına savunmaya çalışıyor kendisini ama olmayınca bir avukattan destek alıyor.Ama öyle farklı bir sistem ve düzen ki işler hiç beklediği gibi gitmiyor.Kitabin son sayfasına kadar suçu merak ediyorsunuz.
Okurken çok şeyi sorguluyorsunuz ;adaleti,yasaları,insan ilişkilerini,batıl inanışları,değerleri...
Herkesin okurken farklı sonuçlar çıkarabileceği bir kitap.
.....
'Bir sürü şey arasında adalet kaybolup gidiyor ,ortada hiç bir şey yokken ,mahkeme bir suç yaratıyor."
"Tek suçum insan olmaktı."diyor Kafka..
Herkese iyi okumalar.
