298 - Kitabı okumaya başlamamın sene-i devriyesine 1 hafta kala pes ettim nihayet. Herkes her kitabı okuyup özümsemek zorunda değil, bunun farkındayım. Okumaya başlarken bu kitap özelinde de durumun böyle olacağına dair kuvvetli bir his vardı içimde. Yine de ‘komodinde dursun, arada bir birkaç sayfa okurum’ diye diye devam ediyordum. Baktım ki ne
Babasını kaybeden ve ablası da evlendiği için annesiyle beraber tek yaşayan genç bir kızın bir gününü anlatan bu kitap, bana aynı yazarın
İnsanlığımı Yitirirken'deki karakterini anımsattı. Şöyle açıklayayım: bu iki karakter de toplumun kabul gördüğü şekilde kendilerini bir kalıba koyarak gerçek benliklerini içlerine hapsederler. Okurken bu hapsolmuş düşüncelerin az da olsa dışa yansımasıyla toplum onları hemen ötekileştirir. Bu kızın konuşma tarzı, dinlediği müzikler ve düşünceleri de bu yüzden kendiyle çelişiyor. Peki bizler de toplumun istediği gibi mi yaşıyoruz? İçimizde çoğu doğruya ve geleneğe aykırı bir taraf da yok mu? Bu sorular kişinin iç sesi ile cevap bulabileceği sorulardır. Eminim çoğumuz bastıramadığımız bu düşünce ve duyguları böyle kitaplar aracılığıyla anımsayıp, içselleştirebiliyoruz.
Osamu Dazai'de bu tür düşünceleri gerçekçi bir şekilde yazma konusunda gayet başarılı. Bu yüzden kitaba şans verebilirsiniz
Öğrenci KızOsamu Dazai · Can Yayınları · 202252 okunma
Atatürk'ün günlük entelektüel yaşantısı her zaman her millette tatbikat sahası bulur ve karşısında imtihana çekilenler eksik olmazdı. Bir örnek vermek için şu olayı anlatmalıyım: Bir gün dişlerini tedavi etmek için gelen hekime, o sırada benim elimde okuduğum sosyoloji kitabından sorular sormaya başladı. Tabii buna derhal cevap verecek durumda olmayan diş hekimi mahcup olmuştu. Ben buna müdahale ederek hemen kitabı getirdim ve bunun pek yeni neşriyat olduğunu söyledim. Atatürk bir taraftan da işi şakaya getirerek diş hekimine şöyle dedi: ''Biliyorum siz kendi mesleğinizde en büyük başarıyı gösteriyorsunuz fakat bunun yanı başında başka meselelerle de ilgilenerek okumanızı teşvik etmek istedim ve bu kadar aykırı konuyu bilhassa seçtim.'' dedi. Diş hekimi ertesi gelişinde bu konuya ait birçok kitap tedarik ederek okumuş ve bu sefer o, Atatürk'e bunlardan bazı sorular sormuştu. Buna benzer daha pek çok verilecek örnekler vardır.
“Aslında, tam benim tarzımda geleneklere aykırı sorular soruyorsunuz Friedrich. Sorularımla hep ben başkalarını kıvrandırırdım, şimdi ise benim kıvranmam ne tuhaf. Ama buna verecek bir cevabım yok. O çakıl taşlarını kimse için bırakmış değilim. Sosyal bir âdet adına değil, başkaları görsün diye de değil; ailemden geriye kimse kalmadı, bu mezarı ziyaret eden bir tek benim. Batıl inanç ya da korkudan değil. Bunun için ödüllendirileceğim gibi bir düşünce adına hiç değil; çocukluğumdan beri yaşamın, birbiriyle aynı iki boşluk arasındaki bir kıvılcım olduğuna inandım: Doğumdan önceki ve ölümden sonraki karanlıklar arasındaki bir kıvılcım.”