"Yardımıma mı?" "Aynen öyle. Ancak o zaman o zavallı mürettebata ya da Ceros 'ta yerleşmeyi planladığınız deliğe geri dönebilirsin."
Sayfa 20 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Reklam
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
_Leviathan, her şeye egemen olan Devlet, büyük bir Ejderha, ölümlü bir Tanrı’dır. Leviathan, tüm bireylerin bedenselleşmiş biçimidir ama yapay bir bedendir. Devlet’in var olma amacı Güvenlik ve Barış’tır. Savaş gelmeden büyük bir Canavar yaratılır ve kanatları altına sığınılır. Bu büyük Leviathan‘ın doğması demektir. Herkes hemfikir olduğunda
"Ölüm güzelliğin anasıdır," dedi Henry. "Peki ya güzellik nedir?" "Dehşetin ta kendisi." "Aynen öyle," dedi Julian. "Güzellikte şefkat ya da teselli aranmaz. Tam aksine. Gerçek güzellik her zamna ürkütücüdür. Dönüp Camilla'ya, onun güneşte ışıl ışıl parlayan yüzüne baktım ve İlyada'dan o çok sevdiğim mısrayı hatırladım, Pallas Athena ve parıl parıl parlayan ürkütücü gözlerini anlatanı. "Ve eğer güzellik dehşetin ta kendisiyse, o zaman arzu nedir?" dedi Julian. "Pek çok arzumuz olduğunu sanırız ama aslında tek bir arzumuz vardır. Nedir bu?" "Yaşamak." dedi Camilla. "Sonsuza dek yaşamak," dedi Bunny...
Sayfa 54
Aynen, tabi tabi...
Sululukları koyulaştıkça, beni buraya getiren, öbürlerine, — Yani o kadar da şişirmeyin ulan, dedi, yazıyor da ne yazıyor be... Başka biri, — O kadar da büyütmeyin ,dedi, dünyada herkesin bir işi var, onunki de yazmak... — O kadarını babam bile yazar... — Yoksa vaktim yok... Boş vaktim olsa... — O da bizim işimizi yapabilir mi bakalım... Sol boşluğuma bir dirsek atıp, — Hişt, bişey söylesene be... Öyle değil mi ulan? dedi.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.