Kaçış... Bu kelime zihnimde yankılanıyor, her köşesini dolduruyor. Kendimden, anılardan, korkulardan, her şeyden kaçmak istiyorum. Belki senden de biraz. Bu kaçış, belki de bir unutuluş arzusu. Her detayı silip atmak, beyaz bir sayfa açmak istiyorum.
Zerre tanesi kadar küçük ama çığ kadar ağır sebepler... Göz yaşlarım pınarlarımda kurudu, kalbim buz tutmuş gibi. Aylar, yavaş yavaş ölümün soğukluğuyla üzerime çöküyor. Mevsim değişti, toprak da ben gibi beyaza büründü.
Birkaç fotoğrafta gülümseyen iki insan... Birkaç eski anı... Geçenlerde o eski yerlere uğradım. Her köşe değişmişti, tıpkı sen ve ben gibi. Aynı sokaklarda yürüdük ama ayak izlerimiz kaybolmuştu. Aynı kafede oturduk ama fincanlarda soğuk kahve kokusu vardı. Aynı parka gittik ama salıncaklar boştu.
Her şey değişmişti, geriye kalan tek şey anılardı. Solgun ve kırılgan anılar... Bir zamanlar ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlatıyorlar. O zamanlar her şey daha basit, daha güzeldi. Sorumluluklar, endişeler yoktu. Sadece sevgi ve umut vardı.
Ama şimdi... Her şey karmaşık ve karanlık. Sevgi kayboldu, umut tükendi. Geriye kalan tek şey kaçma isteği. Uzaklara gitmek, her şeyi unutmak istiyorum.
Belki bir gün geri dönerim, belki de dönmem. Kim bilir? Belki de bu kaçış sonsuza dek sürer.
Ama şu an tek isteğim özgür olmak. Kendimden, anılardan, korkulardan ve senden özgür olmak. Kaçmak ve yeniden başlamak... Belki de başka bir yerde, başka bir zamanda...
Yolculuk uzun ve zor olacak. Belki de yolda kaybolacağım. Ama pes etmeyeceğim. Özgürlük için her şeye değer.
Bir gün... Bir gün özgür olacağım...