I
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde
Cemal Süreya şöyle tanımlardı kendini..
“Çok şükür, büyük şair değilim
Ama bir sır söyleyeyim mi kulağına..
Cins şairim ben!.
Çıkar giderim.
Nişancı bir şairim,
Gözünden haklarım imgeyi.”
O kabul etmese de büyük şairdi..
Değerli yazarımız ve gönül ehli insan Kemal Albayrak 'ın kaleminden çıkan bu güzel şiirler, insanın hem yüreğine hem usuna dokunuyor. Kendisi de Türkçe Öğretmeni olan yazar, 4 bölüme ayırmış betiği.
-Surete Dair
-Vezn-i Aruza dair
-Ölçüsüz Ayaklara Dair
-Sözün Özüne Dair
İlk kısımdaki şiirlerin basımını çok sevdim ve 9 şiirin tümüne bayıldım.
Özdemir Asaf dendiğinde benim aklıma direk melankolik bir havayla sevgi, ayrılık, ölüm, özlem gibi temaların ustaca anlatılışı geliyor. Kendisi bu temaları bana göre en iyi şekillerde işleyen, şiirlerini okuduğunuzda hayatınızda sizi bu duyguları yaşadığınız anlara götürmeyi başaran ( ki bu oldukça zor bir iştir ) usta bir şairdir.
Asaf bu şiir
Her gece bir kişinin uyumadan önce seni düşündüğünü biliyor muydun?.
Birisi için bütün dünyayı kastediyorsun.
Biri doğmamış olabilir, sizin için doğmuş olabilir.
Sen özel ve eşsizsin.
Varlığından şüphelenmeyen biri bile seni seviyor.
Ben seni sevdiğimi bilmeni değil.
Seni sevdiğime inanmanı istiyorum.
Yoldaşını çok övme, ayrılık gelir.
Bir ben
SON DANS -1
O eve hiç gitmek istemiyordum. Yine de ayaklarım sürüklüyordu beni. Yol boyunca öylesine değişik duygularla yürüdüm ki. Sanki bir şey olsun, bir şey olsun da beni yolumdan alıkoysun istedim.
Zaten bir süredir kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yorgunum. Hiçbir yere sığamıyorum. Bir boşluktayım sanki. Boğulduğumu, nefes alamadığımı
Asım Bezirci, Nazım Hikmet’in şiirini, şairin gelişiminin farklı süreçlerini görünür kılmak için belli dönemlere ayırır. “1913-1920 Dönemi” şairin ilk şiirlerini kapsar. “Bunlar, Nazım Hikmet’in devrimci dünya görüşüne bağlanmadan önce verdiği ürünlerdir.”
Aydın Aydemir’e göre, Nazım’ın ilk şiirleri, “en çok etkilendiği olayların eklentileri ve