Necmettin Erbakan
"Bu düzen üçkâğıt düzenidir. Bunların başında 'yeşil kâğıt' dediğimiz dolar gelmektedir. Amerikan doları bir sömürü aracıdır. Federal Rezerv istediği kadar yeşil kâğıt, yani dolar basmaktadır. Bugün ABD dışında, takriben 1 trilyon dolara tekabül edecek kadar yeşil kâğıt bulunmaktadır. Bu kâğıtlar verilmiş ve karşılığında mal alınmıştır, alın teri alınmıştır, petrol alınmıştır. Yani yeryüzündeki 6 milyar insan böylece sömürülmüştür.Bir de 'sarı kâğıt' vardı. Yani uluslararası finans kuruluşları ve bankalar vasıtasıyla, dünyanın her ye- rine sarı kâğıt dediğimiz 'tahviller' satılmaktadır. Bu tahviller vasıtasıyla yeşil dolar toplanmakta, yerine sarı kâğıt verilmektedir. Dünya piyasalarında mesela, takriben 1 trilyon dolarlık sarı kâğıt, yani tahvil bulunmaktadır. Yine bütün dünya ülkelerinde kabul edildiği, dolar dünya parası yapıldığı için, merkez bankaları ve özel bankalar dolar rezervi tutmaktadır. Mesela Türkiye Merkez Bankası en az 80-90 milyar dolar tuttuğunu ilan etmektedir. Bu rezerv dolar aslında mevcutlu olarak bu merkez bankalarının kasalarında muhafaza edilmemektedir. Esasen paralar uluslararası bankalarda tutulmakta, bu paralar karşı- lığında ülkelerin merkez bankalarına sadece, 'Bizdeki hesabınızda şu kadar dolar bulunmaktadır. ifadesi taşıyan 'beyaz kâğıt yani rezerv verilmektedir.Böylece dünya, yeşil kâğıt (dolar), sarı kâğıt (tahvil) ve beyaz kâğıt (rezerv) ile gaddarca kandırılıp sömürülmektedir. İşte bu sömürücü üçkâğıt düzenidir."
Azot
1918'deki ateşkesin ardından Fritz Haber, Müttefikler tarafından savaş suçlusu ilan edildi, oysa onlar da en az Mihver devletleri kadar ateşli bir biçimde kimyasal gaz kullanmıştı. Haber, Almanya'dan kaçarak İsviçre'ye sığınmak zorunda kaldı, orada savaştan kısa süre önce yaptığı bir keşfi nedeniyle Nobel Kimya Ödülü aldığını öğrendi - ilerleyen yıllarda insanlığın kaderini değiştirecek bir keşifti. 1907'de, Haber bitkilerin büyümek için ihtiyaç duyduğu başlıca besin olan azotu doğrudan havadan elde etmenin yöntemini keşfetmişti. Bu yolla, 20. yüzyılın başındaki gübre kıtlığına -eşine rastlanmadık küresel düzeyde açlığa yol açmak üzere olan kıtlığa- bir gecede çözüm bulmuştu; Haber olmasaydı, o zamana kadar ürünlerini gübrelemek için güherçile ya da martı dışkısı gibi doğal yöntemlere bel bağlayan yüz milyonlarca insan gıda yokluğundan ölebilirdi.
Reklam
“ Sözün güzelliği kısaldığındandır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemeği yemek üstüne yemektir.” İbn-i Sina
Seni o kadar seviyorum ki dünyada sevilmeyecek çok az şey var gibi geliyor bugün...
Sayfa 202Kitabı okudu
Seni o kadar seviyorum ki dünyada sevilmeyecek çok az şey var gibi geliyor bugün...
Sayfa 202 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Az sonra tavandaki küçük pencereden şafağın söktüğünü gördü. Sabah oluyordu. Karısı uyanacak, daha elinin kınası solmadan ayrılığın narına yanacaktı. Göğsünde bir ağırlık vardı. Boğulacak gibi oluyordu. Ayşe'ye askere gittiğini nasıl söyleyecekti? Gizlice kaçsa? Evet evet... Fark ettirmeden... Yoksa onun ağlayışına dayanamazdı. Çabucak vazgeçti bu fikrinden kahpelik olurdu bu Ayşe'yi sırtından vurmak gibi bir şey... Yumuşacık ellerini avuçlarının içine alıp da gözlerinin içine bakacaktı. O sevdası ile 7 yıldır yanıp tutuştu ela gözlerinin... "Bak, anamı babamı Allah'a, seni de onlara emanet edirem. Namusuma bir halel getirme. Yolumu bekle... Yedi dağ ardına gitsem de geri geleceğim. Senin sevdan beni ayakta tutacak. Ne Moskof'un kurşunu ne Allahuekber'in kışı beni öldürecek. Gelecem. Yemin billah dayanamam. Açlığa, uykusuzluğa, derde, kedere dayanırım... Hatta Moskof kurşununa bile. Bir tek senin gözyaşına dayanamam." Kendi kendine konuşmak kolaydı gün doğunca konuşabilecek miydi? Taze gelini bırakıp gitmeye dayanabilecek miydi?
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.