Hani çocuk ağlar uykusunda sebebini bilmeden
Şefkate muhtaç ve yapayalnız yüreğinin kuytusunda,
İşte öyle çekiyorum özlemini,
İşte öyle sırlıyorum ismini...
Türkiye'de Kadın olmak daha küçük bir kız çocuğu iken toplumsal alanda güvende olmadığını öğrenmek demek.
Parkta, bahçede, sokakta, meydanda, sahilde, otobüste, akla gelen her yerde her an sözlü veya fiziksel tacize uğrama ihtimalinin bilincinde olmak demek.
Kimse öğretmez, yaşayarak, bizzat deneyimleyerek öğrenir bu ülkede her kadın bunu.
Ve
"Lord olmak başka, kral olmak başka." Cebinden bir avuç mısır çıkarıp kuzguna uzattı. "Sen siyah zırhının içinde yaşayıp aynı zırhın içinde ölürken, Robb'u ipeklere, satenlere, kadifelere saracaklar. O bir prensesle evlenip baba olacak ama sen asla evlenmeyeceksin, asla çocuk sahibi olmayacaksın. Robb hükmederken sen hizmet edeceksin. Ona Majesteleri diyecekler, sana kara karga. Ozanlar onun adına şarkılar yazacaklar ama senin bütün kahramanlıkların unutulacak. Bana bütün bunlardan hiç rahatsız olmadığını söyle Jon... ve ben sana yalancı olduğunu söyleyeyim. Gerçeği biliyorum."
Jon bir yay kadar gergin halde ayağa kalktı. "Bunlar beni rahatsız ediyor olsa bile ne değişir? Ben bir piçim."
"Bir piç olarak ne yapacaksın peki?"
"Rahatsız olacağım," dedi Jon. "Ve yeminime sadık kalacağım."
“Bu açıdan bakınca, yağmurda hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyetli ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın ki olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battın mı içine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa ‘kuru kalabilenler’ ve ‘sağanaktan’ nasibini alanlar var.”