Hani #einstein ‘ın meşhur bir sözü vardır.
“Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere.”
Ben de sizi müthiş bir hayal gücü ile yazılmış #kurbağagüncesi ile selamlıyorum.
Kurbağa Güncesi
İronisi bol kepçe, kara mizahı yerinde, adeta sosyolojik bir karnaval.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur (mu?) fonunda Doğu Avrupa’nın kapitalistleşme telaşesi, Almanya-Polonya “tarihsel düşmanlığı”nın izleri, ihtiyar Avrupa’nın dinamik genç Asya karşısındaki tedirginliği, “yükselen yeni değerler” izleği…
Yine kurgusunun şahane bir oyunu olarak seçtiği karakterleri Polonyalı gotik melek uzmanı, dul Piatkowska ile Alman sanat tarihçisi dul Bay Reschke meslekleriyle ve kurgu içindeki tutumlarıyla ayrı bir gönül bağı kurdum.
🪽 Gotik melek uzmanı ve sanat tarihçisi…
Buradan “Team BIG’E” selam olsun. #godsaveus
Polonya’dan göçmüş Almanların “yurtlarında” gömülmesinin barışa katkı sağlayacağını düşünerek projelerini hayata geçirmeye çalışan bu iki iyi niyetli “ikinci baharcılar” yuvarladıkları kar topunun liberal kapitalizm yüzünden dev bir çığa dönüşeceğini hayal etmemişlerdi.
Kitabı ve ironisiyle yaratmak istediği mesajı gerçekten çok sevdim.
Lâkin sebeb-i hikmeti nedendir anlayamadığım bir şekilde -bu şahane kurguya ve karakterlere rağmen - metnin içine dahil olamadığım hissiyatı tüm okuma boyunca hâkimdi.
Belki de hâlâ atlamadığım hastalık hallerimin yoğun iş tempomla birleşiminden doğan kişisel bir yanılgıdır.
Şayet okursanız ya da okuduysanız istişare edelim, olur mu?
Yazarın o kadar çok kitabını okudum ki sayısını hatırlamıyorum. Ama ilk kez 
Ephesus Yayınları 'ndan çıkan bir kitabını okudum ve neden okumak için bu kadar bekledim bilmiyorum. Ki ben genç yetişkin (young adult dediğimiz tür) karakterleri son yıllarda seçerek okuyor ve nadir seviyordum. Bu kitap bana ters köşe yaptırdı. Zaten bunu kitabın akıcılığı göz önünde bulundurup birbuçuk günde bitirmemden de anlayabiliriz.
.
Beyah, kendi ayakları üzerinde durmayı annesi bağımlı olduğundan beri başarabilen bir genç hanım. Öyle ki okulunda sayısız başarılara imza atıp bulunduğu yerden gitmenin hayalini kurarak büyümüş. Ancak annesinin ölümü yüzünden hayallerine giden yol biraz daha uzar. Bambaşka bir yerde ayakları üzerinde durmaya çalışırken bir üvey anne, üvey abla ve yeni arkadaşlarla bir arada bulur kendini. Hayata hep temkinli duruş sergileyen Beyah, Samson adında tanıştığı bir delikanlıda kendi yansımasını görür. Ortak yönleri, duruşları ve koca dünyada tek başına oluşları birbirlerini anlamaya çalışırken ikiliyi yakınlaştırır.
Zaman ilerledikçe Samson'un hayatına dair sakladıkları artar ve ve ortaya bir gizem çıkar. Işte bu gizemler nedir, nelerdir diye düşünürken kitap öyle bir hız alıyor ki farketmeden son sayfayı kapamış oluyorsunuz.
.
Keyifle okuduğum bir kitaptı ve farkettim ki yazarı özlemişim.
Okumadıysanız tavsiye etmekten keyif duyarım...
.
Okumak Iptiladir Müptelâlara Selam Olsun...
