Bahar
@baharozt
"Edebiyatı ciddiye alışımız insanın yüreğini burkuyor."
Doktor
1068 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
352 syf.
5/10 puan verdi
Son birkaç bölüme gelene kadarki kısımlar son derece sürükleyiciydi. 
Sessiz Hasta'da olduğu gibi bu kitapta da ara vermekte zorlandım, kitabı her bıraktığımda aklım hikâyede kaldı ama o kadar ama o kadar kötü bir finale bağlandı ki kesinlikle "berbat" diye nitelendirilmeyi hak eden bir kitap.
Yazar mitolojiyi seviyor, psikoloji konusunda da bilgisi ve donanımı derya deniz. Bunu anladık. Ama bu kadar fazla çözümlemeyi ben sadece kurgu dışı bir kitapta okumak isterim. Yazar karakterlerin etlerini kemiklerinden ayırıp lime lime edercesine psikolojilerini o kadar detaylı analiz ediyor ki, size okur olarak durup düşüneceğiniz, keşfedeceğiniz bir şey kalmıyor geriye. Bir de sırf şüphelenilecek kişi sayısı artsın diye hikâyeye dahil edilmiş, bu şüpheden başka hiçbir şeye hizmet etmeyen gereksiz yan karakterleri... Hakikaten bu kitapla ilgili güzel olan tek şey Tennyson alıntıları ve yazarın bir önceki romanındaki başkarakter Theo'nun gözükmesi.
Okur Takip Önerileri
223 syf.
8/10 puan verdi
~ spoiler ~
Bu kadar çok gerilmeyi beklemiyordum. Her şeyden önce; herhalde tüm Hercule Poirot kitapları içinde, şematik olarak Sherlock Holmes'la bu kadar çok paralellik gösteren başka bir kitap yoktur. Conan Doyle, Dört Büyükler ile ilgili bir Sherlock Holmes romanı yazmıştı ( 
Dörtlerin Yemini) Bu büyük tema benzerliği dışında, külliyatı
608 syf.
10/10 puan verdi
"İnsanın kalbinde böylesi bir boşluk duygusu uyandırabilen çok az yazar biliyorum."
Bernand Levin
Geçen ay okuduğum 
Ekim Çocuğu kitabı için "büyük ihtimalle bu sene okuduğum en iyi kitap" demiştim, biraz acele etmişim.
"Bir jest, basit bir karşılık olmalı ama ne olduğunu bulamıyor ve bu arada zaman hızla tükeniyor. Nesi
200 syf.
8/10 puan verdi
Kitabı elime aldığımda boyutu yüzünden hayal kırıklığı yaşamıştım (cep boy ölçüsünde) ve direkt önyargıyla okumaya başlamıştım. Ama beyinle ilgili öncesinde çok fazla okuma yapmış olmama rağmen bu kitapta ilk defa karşılaştığım birsürü yeni bilgi öğrendim. Beyindeki nöron sayısının, önceden zannedildiğinin aksine sabit olmadığını ve kendisinin sürekli değişim gösterdiğini artık biliyoruz. Beynin bu kendini dönüştürme/yeniden şekillendirme yeteneğine nöroplastisite diyebiliriz kısaca. Kitapta araştırmalar ve vakalar üzerinden bu özelliğin nitelikleri tartışılıyor. Hem umut vaat eden hem de günümüzde teknolojinin hâlâ beynin fonksiyonel ve moleküler görüntülemesi açısından yetersiz olduğunu ve en azından yakın zaman için tedavi konusunda çok fazla beklentiye girmememizi telkin eden bir kitaptı. Beynin işleyişine merakı olan herkese öneririm. 
Beyindeki Hayaletler kitabı kadar çok sevdim bu kitabı.
Alacakaranlık / Yaşam ve Ölüm: Alacakaranlık Sil BaştanStephenie Meyer · Epsilon Yayınları · 2016402 okunma
