Kendimizi uyuşturduğumuz mutluluk afyonları... Elimizde parçalanan, dokunduğumuzda dağılan anlar... Uçucu mutluluklar, geçici gözyaşları, tuttuğumuz yaslar ise hasar bırakıyor. Önceki gibi kulaç atamıyoruz hayata, nerede o inanmışlığın on sekiz yaşı. Soluyor bir şeyler, takvimlerden eksilen yapraklarla beraber. Saadet ne, hayat, insan ne anlamaya