Kur'an'ın Tanrı'sıyla Tevrat'ın Tanrı'sının birçok benzerlikleri vardır. Örneğin
ikisininki de "EFENDİ"dir (Rab). Tevrat'ınki bu niteliğini efendi-köle ilişkisinin çok geliştiği Fenikelilerin, "efendi" anlamına gelen "Ba'l"lerinden almıştır. Yunanlıların yine "efendi" anlamına gelen "Adonis"leri de aynı kaynaktan gelmedir. Ba'l, Kur'an'da hem put olarak geçer (Saffüt Suresi, 125. ayet),
hem de "efendi-koca" anlamında (Bakara Suresi, 228. ayet; Nisa Suresi, 128. ayet; Hud Suresi, 72. ayet; Nur Suresi, 31. ayet; Saffat Suresi, 125. ayet).
İkisininki de "KRAL"dır. Kur'an'da Tanrı'ya "kral" anlamında beş yerde "Melik" denir (Ta-Ha Suresi, 114. ayet; Mü'minun Suresi, 116. ayet; Haşr Suresi, 23. ayet; Cum'a Suresi, 1. ayet; Nas Suresi, 2. ayet). Nas Suresi'ndeki deyim
çok ilginç: "MELİKÜ'N-NAS"; yani, "İnsanların Kralı". Tanrı'ya uygun görülen niteliklerden biri de bu.
İkisininki de "kullar"ına sırasında "acır". Ödüller verir. Ama sırasında da çok
"öfkelenir". Başlara, türlü ve tüyler ürpertici belalar gönderir. Ayrıca da "cehennem"de yakacaktır. Kur'an'da Tanrı'nın bir adı da "ZÜ'NTİKı\M"dır (Al-i İmran Suresi, 4. ayet; Maide Suresi, 95. ayet; İbrahim Suresi, 47. ayet; Zümer Suresi, 37. ayet), yani "ÖÇ ALICI". "Öç" alır öfkelendiklerinden.
Ey İsrailoğulları! Hani siz, bir kimse öldürmüştünüz de, bu suçun sorumluluğunu birbirinizin üstüne atmıştınız. Oysa Allah sizin örtbas ettiğiniz herşeyi açığa çıkaracaktır.
286. Allah kimseye (ibadet ve itaatte) gücünün yettiğinin dışında (üstünde) teklifte bulunmaz (herkesin) kazandığı (iyilik) kendi yararına;¹ yaptığı (kötülükler) de kendi zararınadır. "Ey Rabbimiz! Unutur veya (kasıtsız) hata edersek, bizi (ondan) sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bizden önceki (itaatsiz ümmet)lere yüklediğin gibi, bize (zor/helak edici) bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği şeyleri de bize taşıtma! Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge! Sen Mevlâmızsın; küfre sapan, seni tanımayanlara karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle."²
¹İyilikleri düşünmenin bile bir ecri vardır.
² Âmene'r-Resûlü" diye bilinen bu iki ayetin, Peygamber Efendimiz'e Miraç gecesinde vasıtasız olarak vahyolunduğu rivayet edilmektedir. Bu iki âyet hadislerde övülmüş, her zaman ve özellikle yatmadan önce okunması tavsiye edilmiştir. "Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti geceleyin okuyan kimseye (o gece için) bunlar yeter." (Riyâzü's-sâlihin, 1019; ibni Kesir (Sabûnî), 1, 258). Bu iki âyet, ilâhî emirler karşısında mutlak itaate yönelen mü'minlerin inançlarındaki sadakati, mü'minlerin vasiflarını, konumlarını ve Allah'ın adaletini ifade etmektedir. Ayrıca mü'minlere Rablerinin celâline uygun nasıl dua edeceklerini de öğretmektedir. Hz. Ömer ve Hz. Ali'nin her birinin ayrı ayrı, "Akıllı bir adam görmedim ki Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti okumadan uyusun." dedikleri nakledilir. (Elmalılı, II, 1008; Zebîdî, II, 71-72)
"Köpek parçalayan bir kurt yada tavuk yiyen bir tilki hakkında ceza maddesi yoktur yasada. Çünkü bilerek ve isteyerek zulmeden tek varlıktır insan. Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alacağı, kul hakkının sadece insanla sınırlı kalmayacağı, hayvanların alacağının da kul hakkı kapsamına gireceği rûz-i mahşerin varlığını hatırlayın.."
"İnsan çok zalim, çok cahildir." (Ahzab Suresi Ayet 72.) buyurulmuş. Aklıma Hz. Adem'in yaratılması esnasında meleklerin sorusu geliyor. "Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. İlahi cevap: "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." (Bakara, 30)
"Allah"a "Tanrı" denebileceğinin en başta gelen kanıtları, kuşkusuz ayet ve hadislerdeki kanıtlarıdır:
Bakara Suresi'nin yukarıda sunulan 163. ayetinin; Diyanet'in resmi çevirisindeki anlamı aynen şöyledir:
"Tanrı'nız bir tek Tanrı'dır. O, merhamet, eden, merhametli olandan başka Tanrı
"Bereket" kaynağı "Tanrı" olarak inanılmış olan "Dumuzi" için de kadınlar sünnet oluyor ve organlarından sunuyorlardı. Prof. Dr. Philip Hitti, Yahudilikte ve Müslümanlıkta görülen "sünnet" geleneğinin buradan geldiği görüşündedir. Kadınlar, cinsel organlarından "Tanrı"ya armağan etmekle, onda