Çanakkale Savaşı’nın, daha doğrusu Çanakkale Deniz Savaşları Zaferi’nin üzerinden 105 yıl geçti, 106’sını kutladık…
Kara savaşlarıyla birlikte, halkımızın gurur kaynaklarından birisi Çanakkale Zaferi’miz. Emperyalizmi, onca yoksulluk içinde dünyanın en güçlü ordularını bir süreliğine de olsa yendiğimiz, on binlerce şehit verdiğimiz bir ulu
İşte tarih
İşte şiddetin iğrenç yüzü
Biz başlatmamışız hiçbir savaşı
Bizimle başlatılmış bütün savaşlar
Bizimle bitiriimiş yine
Kölelik çoğaltan zaferler adına
Vurulup düşmüşüz dünyanın her yerinde Gidenimiz bir daha dönmemiş geri
Yemen olmuşuz
Balkan olmuşuz
Seferberlik olmuşuz
Ve her büyük savaşın sonunda
Ölümlere karşı türkülerle durmuşuz
Hangi inancın sesidir bu
Hangi körlüğün koyun kurbanlığı
Ki uğrunda can verdiğimiz topraklarda Canı alınan kurbaniara dönmüşüz
“Gelin Nazlanması: Zeytinyağlı Yiyemem Aman” Türküsünün Hikayesi ve Ardındanki Safsata
Bu ülkede heralde en kolay şey bir konu hakkında komplo teorisi üretmektir. Kanıt gerektirmiyor zaten yeter ki konu hakkında saçma sapan bağlantı kur sonra eline al kalemi salla salla yaz. Herkes zaten hazır ve nazır bekliyor inanmak için...
Ülkenin cehenneme döndüğü orman yangınlarının ardı arkası kesilmediği son günlerde konu yine dönüp dolaşıp bu türküye gelmiş. Neymiş “insanları zeytinyağından soğutmak için, köylüyü aşağılamak için ABD ısmarlaması” bir türküymüş bu.
Türkünün ne Amerikan Marshall yardımıyla, ne zeytinyağı karşıtı propagandayla ne de Bursa'yla bir ilgisi vardır. Türkü, adı üzerinde bir gelin nazlanması olup Kütahya Domaniç derlemesidir. [özünde Balkan Türküsüdür]
Her şeyin zeytinyağıyla yapıldığı bir sofrada yemek beğenmeyen, herkesin basma giydiği yerde giysi beğenmeyen, Domaniç dağlarında kalan ve aklı eski sevdiceğinde olan bir mızmız gelindir bahse konu olan. Gelin geldiği evi beğenmemekte ve yeni kocasına efendim diyememektedir. Türkünün hikayesi bundan ibarettir.
Aslında kendisine sunulanı reddetme temalı sıradan bir gelin nazlanması türküsü iken gizem tüccarlarının ve tıklanma/okunma oranı hedefleyenlerin eline düşmüş Türk Folklorünün en güzel türkülerinden biridir .
Bu türkünün söylendiği ilk 50 yıl boyunca böyle bir söylenti dahi olmamışken 2000 yıllardan sonra ortaya çıkmış bir İnternet safsatasından başka bir şey değildir.
Cephedeki askerler sürekli bir melankolik halde depresyonda oldukları için cephe arkasında çalgı, müzik tertipleri düzenlenirdi. Diğer cephelerde alınan zaferler tebliğ edilirdi. Lüzumsuz baskınlar düzenlenirdi. Sürekli zafer yakın denilip, askere moral verilirdi.
En başta, Rus ihtilafı, 1908 yılında yapılan Türk hürriyet ihtilafına benzetildi.
Regas’ı tanımış olanlar ve hakkında yazmış olanlara göre Regas, şişmanca, yakışıklı, çok canlı, sevecen, çok güzel konuşan ve çalgı çalıp şarkılarım kendi okuyan kültürlü bir insandı. Zamanında toplumca benimsenen kimi akımlar Regas tarafından başarı ile temsil edilmişti; toplumun ortaya çıkan çağdaş yada “yeni” olan etik, tarih, müzik, bilim,