Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Okumaya başladığım andan itibaren beni içine çeken nadir kitaplardan biri. Yazar bir çok duyguyu aynı anda yansıtmış eserinde. Genel olarak tanrıyla hesaplaşma ve baş kahraman ne kadar kötü şartlarda olursa olsun içinde bulunduğu her durumun olumlu bir yönünü bulma çabası içinde ilerliyor kitap. O kadar ki bazı anlardaki şükür sebepleri okuyucuyu şoke ediyor. Kitabın sonunda ise yazar kelimenin tam anlamıyla ters köşe yapıyor. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. Erdal Demirkıran yine zekâsını konuşturmuş diyorum.
144 syf.
·
Puan vermedi
Japon edebiyatında okuduğum ilk eser.Fazlasıyla mesutum okumakla.
Eşlerinin daha çok cinsel hayatlarına yönelik yazdıkları günlük niteliğinde olan eser.Kadının cinsellik konusunda fazlasıyla tutucu ve klasik tutumları erkeğin ise tam aksine hayvani iç güdülere sahip olması günlük yaşamlarını da ve ilişkilerini de etkiliyor .Yazdığı günlüklerini başka hiçkimsenin okumaması için köşe bucak kaçırmaları da çabası. Kadının daha bir çok kadınların cinsellik yönden erkeklerden hep geride durması ve bunuda baş karakter olan kadının şu sözleriyle dile getiriyor "Eski namus kavramı iliğime kemiğine işlemiştir ve yaradılış itibarıyla buna asla karşı gelemem"
Sonu ise okuyucunun yorumuna bırakılarak açık ucu şekilde bırakılmıştır...
Kitabı okurken her bir satırında kendimi buldum. Güçlü bir kadın baş karakteri her kitapta gözüm hep aramıştır. Aldığı yaralardan ders alan ve hayatına o dersler ile yön veren bir karakter.Kitabı okurken Asel’in aldığı kararlardan pişmanlık duymuyorsunuz. İçinizden ‘’Yürü be Asel kim tutar seni ‘’ diye sloganlar atıyorsunuz. Canını yakan herkesten yeri gelip bunun acısını çıkardığında sizde zevkten dört köşe oluyorsunuz. Kitabı çok severek okudum ve okuyan herkesin katılacağı gibi bende bir Deniz karakterine bayıldım. Ama Ener’e de üzülmedim diyemeyeceğim. Kitabın sonu beni benden aldı zaten. Kime kızıp kime üzüleceğimi bilemedim bir türlü. Ama kesinlikle okumanızı tavsiye ettiğim bir kitap. Herkes ASEL gibi güçlü bir kadın karakterin hikayesine ortak olmalı
128 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle size ismini bile söyleyemediğim yazarın hayatını anlatmakla başlamak isterim. Yazarımız 1821 yılında Paris'te doğar. Yazarımızın küçüklüğünden beri tek istediği yazım adamı olmaktır. Çağının çok ötesinde olan bu yazar çıkardığı kitaplardan sonra Fransa'da bile hemen hiç yankı uyandırmaz. 1857 yılında çıkardığı "Kötülük Çiçekleri" kitabına yalnızca savcılar ilgi gösterir ve içindeki altı şiir açıklıklı saçıklık gerekçesiyle yasaklarlar.
Okuduğumuz bu kitaba gelirsek, kitabı önce kısa kısa hikayeler olarak düşünmüştüm ancak yazarın deyimi ile uyumu uyağı olmayan bir şiir olarak görmektedir.
Yazar kitabını dostuna sunarken, size küçük bir yapıt yolluyorum bu küçük yapıtın başı sonu bulunmadığını söyleyenler biraz haksızlık etmiş olurlar öyle ya bu yapıtda her şey aynı zamanda hem baş hem de kuyrukdur der.
Ben kitabı sevdim her ufak hikaye ya da yazarın deyimi ile şiir de çok farklı şeyler düşündüm beni farklı farklı şeyler düşünmeye yönlendirdi yazar gerçekten etkili bir dil kullanmış.
Bölümler kısa ancak her satırı her kelimeyi okumak gerektiriyor hepsi birbiriyle bağlantılı. Bölümün sonunda bizi şaşırtacak bir sona bağlayarak bizi ters köşe düşündürmeyi başarıyor yazar.
Binkitaba teşekkür eder okumanızı tavsiye ederim.
248- Milli mücadele dönemi, Cumhuriyetin kuruluşu ve ilk yıllarını anlatan, o döneme dair ilk durum öyküsü denebilecek eserlerden Ankara. Yakup Kadri Bey, baş kahraman Selma Hanım'ın hayatı ve hayatına giren üç erkek üzerinden bu üç dönemi üç bölümde anlatmış. İlk bölüm Selma Hanım'ın Nazif Bey ile birlikte milli mücadeleyi destekleyen bir çift
144 syf.
·
Puan vermedi
Japon edebiyatında okuduğum ilk eser.Fazlasıyla mesutum okumakla.
Eşlerinin daha çok cinsel hayatlarına yönelik yazdıkları günlük niteliğinde olan eser.Kadının cinsellik konusunda fazlasıyla tutucu ve klasik tutumları erkeğin ise tam aksine hayvani iç güdülere sahip olması günlük yaşamlarını da ve ilişkilerini de etkiliyor .Yazdığı günlüklerini başka hiçkimsenin okumaması için köşe bucak kaçırmaları da çabası. Kadının daha bir çok kadınların cinsellik yönden erkeklerden hep geride durması ve bunuda baş karakter olan kadının şu sözleriyle dile getiriyor "Eski namus kavramı iliğime kemiğine işlemiştir ve yaradılış itibarıyla buna asla karşı gelemem"
Sonu ise okuyucunun yorumuna bırakılarak açık ucu şekilde bırakılmıştır.
"Bir Kadının Yaşamından 24 Saat" adlı bu öykü kitabı, dünya edebiyatında biyografi yazarı olarak ün kazanmış olan Stefan Zweig tarafından yazılmış.
1881-1942 yılları arasında yaşamış Viyana doğumlu yazar, yazarlığının yanında aynı zamanda çok usta bir psikolog olarak da biliniyor.
Psikoloji birikimini hemen hemen bütün eserlerinde
Çok sıradan bir kitap konusu gibi başlayıp yine inanılmaz ters köşe oldum. Aynı Stefan Zweig tarzı ama belki de doğru bir zamanda tam günlerce kargo beklememin üzerine, bir kitaba susamışlıkla okuduğumdan belki de , hiç objektif olamayacağım. Burada düşülen korkuyu biraz hak edilmiş görsem bile yazar hepimizin günlük olarak baş ettiği her şeye karşı korkumuzu, tarif etmiş aslında. Benim Stefan Zweig’in en sevdiklerimden biri oldu. Sizin belki en sevdiğiniz olmaz ama seveceğinizden son derece eminim.
Günay rodoplu hikayesinin son serisi.sagci/solcu, Türkçü/Kürtçü,milliyetçi/ummetci,toplumu bizi ayrisitiran ne varsa,sedece bizim ozelimizde değil bütün dünya insanları nezlinde anlayan ve anlatan usta bir yazar ve baş köşe bir kitap.yakin siyasi tarihi akıl ve daha ziyade vicdan süzgecinden geçirip,aydın geçinen ama milletini anlamamış ve hep yargılamis kesimin eleştirildigi 4 serilik rahatlama seansı.Anadolu insanına haketttigi değeri veren,doğusu batısı ayırt etmeksizin anlayan,bizden bir yazar.japonya,ABD ve Avrupa'daki üst düzey eğitimlerine ve unvanlarına rağmen bizden bir yazar bulmak zor iken, köklerini hiç unutmamis,bu memleketin nadide insanlarindan biri alev Alatlı.
Kitap bazen detaylarda
boğuyor,yoruyor.dikkatiniz dağıldığı anda kopuyosunuz,bölüm araları çok uzun.Ama hepsine değiyor,doğruluk oranı %100 yakın kurgu oranı cok dusuk. komünizmin ve milliyetçiliğin turkiyedekini doğuşunu ogrenmek için kaynak kabul edilebilir.yakin tarihin siyasi şahsiyetleri ve siyasi/toplumsal olaylarını tahlil edebileceğiz ender romanlardan.Sonuc olarak okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
