Yine de, (mazoşist canlılar olduğumuzdan) süper egonun azarlarından keyif alır, her kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı bulduğumuz için zincirlerimizi bağrımıza basarız. Ve bu da kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar.
SPOİ
Birkaç sayfa okumamla elime not kağıdı almam bir oldu. Karakterin çocukluğundan başlayan hikayesi o kadar farklı ve garipti ki özelliklerini ve düşüncelerini tek tek not etmeye başladım. 200 sayfa kadar bu durumun büyük oranda devam ettiğini de söyleyebilirim. Sonrasında ise kitap bitene kadar ancak birkaç cümle ekleme yaptım, diğer türlü
Mukaddes Özdemir\İçten İçe
143 syf
Hayatın içindeki anlam verilemeyen şeylerin ortak adı "Nasip değilmiş."
Gerçekten de öyle değil mi? Yada nasibim böyleymiş demezmiyiz hep? Kimseyi kırmamak için uğraşırken kendimiz paramparça oluruz. Sonra içimize atar susurarız, bazen günlerce ağlarız, ben ne yaptımlarla dolar taşarız günün sonunda
Freud, ayıplarımız için bizi azarlayan ahlâk duygusunun yani süperegonun, ölüm güdüsüyle bağlantılı olduğunu söyler. Hattâ süperegoyu “saf bir ölüm güdüsü kültürü” diye tanımlar. Süperego kusurlarımız için bizi ayıplarken, içimizi tıka basa ölümcül bir suçluluk kültürüyle doldurur. Yine de, (mazoşist canlılar olduğumuzdan) süperegonun azarlarından keyif alır, her kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı bulduğumuz için zincirlerimizi bağrımıza basarız. Ve bu da kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar. Bu ek suçluluk süperegonun âlicenap terörünü daha da kindar bir güç olarak tepemize çöreklendirir ve sonuçta kendimizi daha da suçlu ve sonra daha da mutlu hissederiz ve işler böyle sürer gider.
Freud, ayıplarımız için bizi azarlayan ahlak duygusunun, yani süper egonun, ölüm güdüsüyle bağlantılı olduğunu söyler. Hatta süper egoyu “saf bir ölüm güdüsü kültürü” diye tanımlar. Süper ego kusurlarımız için bizi ayıplarken, içimizi tıka basa ölümcül bir suçluluk kültürüyle doldurur. Yine de, (mazoşist canlılar olduğumuzdan) süper egonun azarlarından keyif alır, her
kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı bulduğumuz için zincirlerimizi bağrımıza basarız. Ve bu da kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar. Bu ek suçluluk süper egonun âlicenap terörünü daha da kindar bir güç olarak tepemize çöreklendirir ve sonuçta kendimizi daha da suçlu ve sonra daha da mutlu hissederiz ve işler böyle sürer gider. Suç ve ayıp veya “yasa” ve arzudan oluşan bir kısırdöngüye kısılıp kalırız. Bu acımasız “yasa"yı yatıştırmaya çalıştıkça kendimizi daha çok parçalamaya meylederiz.
Freud, ayıplarımız için bizi azarlayan ahlak duygusunun, yani süper egonun, ölüm güdüsüyle bağlantılı olduğunu söyler.
Hatta süper egoyu “saf bir ölüm güdüsü kültürü” diye tanımlar. Süper ego kusurlarımız için bizi ayıplarken, içimizi tıka basa ölümcül bir suçluluk kültürüyle doldurur. Yine de, (mazoşist canlılar olduğumuzdan) süper egonun azarlarından keyif alır, her kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı bulduğumuz için zincirlerimizi bağrımıza basarız. Ve bu da kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar. Bu ek suçluluk süper egonun âlicenap terörünü daha da kindar bir güç olarak tepemize çöreklendirir ve slnuçta kendimizi daha da suçlu ve sonra daha da mutlu hissederiz ve işler böyle sürer gider. Suç ve ayıl veya “yasa” ve arzudan oluşan bir kısırdöngüye kısılıp kalırız. Bu acımasız “yasa"yı yatıştırmaya çalıştıkça kendimizi daha çok parçalamaya meylederiz.
Freud, ayıplarımız için bizi azarlayan ahlak duygusunun yani sůper egonun, ölūm gūdūsůyle bağlantılı olduğunu söyler. Hatta süper egoyu "saf bir ölüm gūdůsů kūltürů" diye tanımlar. Süper ego kusurlarımız için bizi ayıplarken, içimizi tuka basa ölûmcül bir suçluluk kültürûyle doldurur. Yine de, (mazoşist canlılar olduğumuzdan) süper egonun azarlarından keyif alır, her kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı bulduğumuz için zincirlerimizi bağrnmıza basarız. Ve bu da kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar. Bu ek suçluluk süper egonun alicenap terôrünů daha da kindar bir güç olarak tepemize çöreklendirir ve sonuçta kendimizi daha da suçlu ve sonra daha da mutlu hissederiz ve işler boyle sürer
gider. Suç ve ayıp veya "yasa" ve arzudan oluşan bir kısırdöngůye kısılıp kalırız. Bu acımasız "yasa"yı yatıştırmaya çalıştikça kendimizi daha çok parçalamaya meylederiz.
Freud, ayıplarımız için bizi azarlayan ahlak duygusunun, yani
süper egonun, ölüm güdüsüyle bağlantılı olduğunu söyler.
Hatta süper egoyu “saf bir ölüm güdüsü kültürü” diye
tanımlar. Süper ego kusurlarımız için bizi ayıplarken, içimizi
tıka basa ölümcül bir suçluluk kültürüyle doldurur. Yine de,
(mazoşist canlılar olduğumuzdan) süper egonun azarlarından
keyif alır, her kabahatimizde sapkın bir mutluluk kaynağı
bulduğumuz için zincirlerimizi bağrımıza basarız. Ve bu da
kendimizi daha suçlu hissetmemize yol açar. Bu ek suçluluk
süper egonun âlicenap terörünü daha da kindar bir güç olarak
tepemize çöreklendirir ve sonuçta kendimizi daha da suçlu ve
sonra daha da mutlu hissederiz ve işler böyle sürer gider. Suç
ve ayıp veya “yasa” ve arzudan oluşan bir kısırdöngüye
kısılıp kalırız. Bu acımasız “yasa"yı yatıştırmaya çalıştıkça
kendimizi daha çok parçalamaya meylederiz.