Beyaz Diş... Benim için çok güzel çok anlamlı çok derin şeyler içeren bir kitap oldu. Başlarken böyle bir şey okuyacağımı asla tahmin etmemiştim. Hatta kitabın başlarında ne okuyorum ben bu nereye bağlanacak ki bu şekilde dediğimi hatırlıyorum. Fakat birazcık ilerlediğimde olaylar tam olarak oturduğunda içimde o kadar derin duygular oluşturdu ki gerçekten hayran olmamam elde değildi. Beyaz Diş’in doğumundan yetişkinlik dönemine kadar yaşadıklarını, gelişimini okuyoruz gibi gözükse de bence bu gelişim sürecinde insana dair de bir sürü şey bulunuyordu. Beni etkileyen kısımlardan birinin bu olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Bir o kadar sade, basit ama bir o kadar da etkili bir biçimde yazılmış olması da beni inanılmaz derecede hayranlığa sürükledi. Yeri geldi içim cız etti, gözlerim doldu; yeri geldi kendime ya da insanlığa dair bir şeyler okuyor gibi hissettim düşüncelere daldım; yeri geldi sevginin ve merhametin gücünü gördüm, bir kişiye veya bir hayvana neler yapabileceğini yaptırabileceğini gördüm, gözlerim dolu dolu ama aynı zamanda mutlu huzurlu bir biçimde okudum. Weedon Scott, hiç beklemediğim bir anda hiç beklemediğim bir şekilde olaylara dahil oldu ve bununla birlikte benim de bu kitaptaki kahramanım oldu. Bir belgesel izliyormuş gibi heyecanlı, meraklı bir biçimde okudum ve bitirdim kitabı. Aşırı derecede beğendiğim, etkilendiğim kitaplar arasına girdi. Okuması da çok kolaydı zaten bir süreden sonra elimden bırakmak istemedim hiç. Metroda, evde elime alabileceğim her fırsatta okumaya devam ettim. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Okuyun, okutturun. ️