Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Örnekler ve açıklamalar ile günlük hayatta aslında hergün yaşadığımız;
özel adların, sözcük kümelerinin, izlenimlerin ve amaçların ansızın unutulması; çocukluk anıları ve perde anılar; Freudcu sürçmeler diye anılan önemli dil ve kalem sürçmeleri, şansa inanma gibi durumların yer aldığı kitap.
Okurken şaşıracaksınız !Bu basit hareketin altında böyle derin bir neden mi yatıyordu?
Fırat Demir’in ikinci eseri, “yol gösteren ışık” anlamına gelen “Füruğ”, konu bağlamı birbirinden farklı, hayatın içinden konu ve karakterlerin yer aldığı beş kısa öyküden oluşuyor. Demir, yazarlık hayatına genç yaşta başlamış olmasına karşın üretmekten keyif alan ve kendini geliştiren bir kalem. Ancak, bir önceki eserine göre hata sayısı azalmasına rağmen bu eserde de çok fazla hata mevcut. Özellikle mizanpaj hatalarının bol miktarda olduğu eserde yazım hataları, anlatım bozuklukları, karakter tahlillerinin eksikliği ilk bakışta göze batan diğer negatif unsurlar. Eserin yayınlandığı Cinius Yayınları self publishing sistemi ile çalıştığından olsa gerek eser üzerinde pek fazla çalışmamış. Daha ciddi bir çalışma ile değeri artabilecek olan eser, basit hataların kurbanı olmuş. Editöryal okuma ve iç tasarım üzerine olan bu eksiklikler okuyucuyu gerçekten yoruyor. Eserdeki en dikkat çekici öykü olan “Hayali Baba”, üzerinde düşünülmesi gereken, hayatın önceliklerini sorgulatan, duygu yüklü bir öykü olmuş. Edebiyatımıza olan katkıları ve bireysel çabalarını devam ettirmesi sebebiyle Demir’i gönülden tebrik ediyorum. Yazarlık hayatında daha iyi yerlere gelmesini ümit ediyorum.
584 syf.
10/10 puan verdi
Ortacağ'da Müslüman Tüccarlar
Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir
İnsanlar belli coğrafyalarda nüfus kesafetini sağladıktan sonra birbirleriyle temas kurmaya başlarlar. Her coğrafya kendisine biçilen kaderi yaşarken bölgesindeki nimetlerden istifade eder. Fakat dünyanın misafirlerine verdiği lütuflar her yerde aynı değildir. Bu yüzden
Baş gösteren bir salgın sonucu birçok ölüm meydana geliyor ve ölmeyen çocuklarda farklılıklar meydana geliyor. Bu farklılıklar -yani ucube yetenekler- yeşil,mavi, sarı,turuncu ve kırmızı olarak sınıflandırılıyor.
Çocukları iyileştirebilecekleri gerekçeleri ile toplanan çocuklar aslında kamp adı verilen bu yerlerde deneyler yapılarak insanlığa zararlı oldukları düşünüldüğü için toplumdan uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Baş karakterimiz Ruby, bulunduğu kamptan kaçıp kendi kaderini belirlemeye çalışıyor.
Konu olarak fazlasıyla uçuk olsa da gerçekten güzel bir üslup, aksiyonlu bir kalem ve ters köşeleriyle harika bir hal almış.
İlk alacağımda tereddüt ettim, çok basit geldi konusu ama gerçekten iyi işlenmiş.
Aksiyon dolu bir kitaptı. Sonu tatmin edici ama üzücüydü ayrıca ters köşeyle sonlandırılmıştı.
Umarım diğer kitaplar da bu kadar heyecan verici olur. SERİYE DEVAM!
İsyan Ahlakı Nurettin Hoca'dan okuduğum ikinci eser ve kabul edilmeli ki biraz ağır bir kalem. Kitapta insan hareketi her boyutta incelenmiş ve şu açıkça ortaya konulmuş; aslında çok basit bir parmak oynatma hareketi bile fiziksel harikalığıyla beraber, derin bir ruhi altyapı barındırıyor. Her hareketimiz bir inanışın, bir ihtiyacın, mevcut durumumuza isyanın bir neticesi aslında. Biz her ne kadar bilincinde olmasak bile, her hareketimiz belki milyon yıllık insanlık tarihinin bir birikmişi bile diyebiliriz hatta. Dili ağır ama katkısı yüksek bir eser. İstifadelerinize sunarım.
Beni her kitabını bitirişimde kavramsız, kelimesiz bırakan Jack London... Bu kitabı için de ne yazsam eksik kalacağını hissediyorum. Konusu idam mahkumu bir adamın son zamanları ve gördüğü işkenceler olan eserde, yazar yine yazarlığını konuşturmuş.
Kitaba beni çeken iki şey vardı. Birincisi yazarı ikincisi adı. Adıyla müsemma bir eser. İdama
