Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Medyum yazar
Kalem kağıdın üstüne konar konmaz koşmaya başladı.rüzgârın ittiği küçük yelkenli bir tekne gibi gidiyordu,hiç zorlanmıyordu.hiç güçlük çekmiyordum kendimi bir yazardan çok bir medyum gibi hissediyordum.birisi yazdırıyordu ben kağıda döküyordum sanki kitap esrarengiz bir yerlerde bütünüyle yazılıp bitmişti,ben şimdi basit bir hizmetkar olarak bunu yazmakla görevlendirilmiştim
…Akakiy Akakiyeviç’i götürüp defnettiler. Petersburg’da yaşam her zamanki gibi sürüp gitti; Akakiy Akakiyeviç diye biri burada hiç yaşamamıştı sanki. Hiçbir koruyanı olmayan, kimsenin değer vermediği, kimseye ilginç gelmeyen biri olarak, basit bir sineği iğneye geçirip mikroskop altında araştırmaya bile önem veren bir doğa bilimcisinin dahi dikkatini çekmeyecek şekilde varlığı yok oldu… Hiçliğe karıştı. Son günlerinde, kutlu bir palto şeklinde gelen misafir sayesinde, çileyle geçmiş ömrü kısa bir süre için de olsa mutluluk, canlılık kazanmış, dünyayı fetheden hükümdarların da başına gelen kadere kalem şakalarına boyun büktüğü gibi sessizce rıza göstermiş, basitçe gömdükleri mezarda son bulmuştu…
Reklam
Hız dikkati artırıyormuş!
Nasıl olur mümkün değil!" diyebilirsiniz. İnsan beyninin bir dakikada 500-600 kelimelik bir devinimi söz konusudur. Yani ortalama 600 kelimeyi bir dakika içinde alıp anlama çevirebilir. Normal bir okuyucu bu kapasitenin ancak 1/3'ünü doldurur. Geriye kalan boşlukta beyin ne yapıyor dersiniz. Yani boşluğu nasıl dolduruyor? Cevabı basit belki bu satırları bile okuyorken şu an yapıyorsunuzdur. Elinizde kalem çevirir, ayağınızı sallar ve ya elinizle ritim tutarsınız. Gözünüz satırlarda dolaşır fakat aklınız başka yerlerdedir. Sonra da “ya ben bu satırlara ne zaman gel- dim?" dersiniz. Beyin, siz 600 kelimelik boşluğu dolduramadığınız için kendine meşguliyetler buluyor. Dolayısıyla da dikkatiniz okuduğunuz metinden uzaklaşıyor.
Sayfa 40 - Yediveren yayınlarıKitabı okudu
Bugünün basit bir kullan-at tükenmez kalemi ilk bakışta "yaratıcı" görünmeyebilir ama o yaratıcı düşünmenin küçük bir şaheseridir. Onun varolması için birisi tükenmez kalemlerin çalışma şekillerini yeniden düşünmek zorunda kalmıştır. Ve bu sadece ucuz bir tükenmez kalem!
Yazıyla ruhunuzu ortaya koyun, hiç kimse sizi okumasa bile -ya da en kötüsü, biri gizli kalmasını istediğiniz şeyleri okuyacak olsa bile. Şu basit yazma olgusu, düşüncemizi örgütlememize yardımcı olur. Bir kağıt ve bir kalem mucizeler yaratır- acıları sağaltırlar, düşleri gerçekleştirirler, yitik umutları onarırlar.
Sayfa 168 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Dr. Fiessinger'in ilk gelişinde verdiği raporu, onun gittiği akşam Kılıç Ali ve Salih Bozok yanında iken özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman'dan istetir ve raporu okutur. Bu arada köşk civarında oturan ve köşkün özel doktorluğunu yapan Dr. Ragıp Bey'i çağırtarak raporda geçen tıbbi tabirleri sorar ve uzun uzun bilgi alır. Kılıç Ali
Sayfa 243 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
❛❛ HERKESİN OKUMASI GEREKEN ALTIN TAVSİYELER,
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır. ◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir. ◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
"Zamanla basit bir kalem darbesiyle gülümsemek için can atan dost ve sırdaş insanlara dönüşen ve Julia'nın grafik paletteki silgiyle sildiği hayvanlar."
Gök bilgini olmak, eline bir kâğıt kalem almak, şiir döktürmek ya da bir öykü yazmak kadar basit bir iş değildir. Kopernik’e gelinceye kadar insanlar hep kendi sağduyularına güvenmişler, kendi mantıklarının dünyayı anlamaya yeterli olduğunu sanmışlardır.
Bu kadar basit bir şey yüzünden kalıyordu işte: cebimde on örelik bir kurşun kalem olmayışı yüzünden.
Reklam
_Mason Cemiyetine Giriş: _Bir şahıs, kendi isteğiyle bir mason cemiyetine dahil olamaz. Aday olmak kelimesinin manası, başlangıçtır. Cemiyete giren de yola koyulmuş olandır. Cemiyete aday olacak şahıs, o cemiyetin aday organizasyonu tarafından seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Yeni adaya ruhi tesirde bulunulur. Usullerin
Karınca kağıt üzerine yazılan yazıları görünce bunları kalem yazıyor der. Zira ona en yakın olan kalemdir ve yakından gördüğü bu şey onun için yeterlidir. Artık başını kaldırıp kalemi tutan parmağa onun da ötesinde parmağın bitişik olduğu kola, o kolu hareket ettiren vücuda,o vücudu yöneten akıla ve daha da öteye giderek o aklı da yaratan bir yaratıcının bulunduğuna bakmaz. İnsanların çoğu da karınca gibidir. Kendilerine en yakın ve basit sebebi görürler. Daha derin düşünüp sebeplerin yaratıcısını görmekten acizdirler.
Sayfa 94 - 1.ciltKitabı okuyor
Egzersiz: Yapmalıyım Yaptığım bir sonraki şey, onlara bir defter ve kalem vermek ve bir kağıdın üstüne yazmalarını istemek: YAPMALIYIM ______ Bu cümleyi bitirmek için beş veya altı yolun bir listesini yapacaklar. Bazı insanlar başlamayı zor buluyor ve bazılarının yazacak o kadar çok şeyi var ki, durmaları zor. Daha sonra her cümleye
"Yeryüzündeki rolünüzün ne olduğunu daha iyi anlamak istiyorsanız, yazınız. Yazıyla ruhunuzu ortaya koyun, hiç kimse sizi okumasa bile - ya da en kötüsü, biri gizli kalmasını istediğiniz şeyleri okuyacak olsa bile. Şu basit yazma olgusu, düşüncemizi örgütlememize ve çevremizde bulunanları açık seçik ayırt etmemize yardımcı olur. Bir kâğıt ve bir kalem mucizeler yaratır.- acıları sağaltırlar, düşleri gerçekleştirirler, yitik umutları onarırlar. Sözcüklerin bir gücü vardır."
Sayfa 168 - Can Çağdaş yayınlarıKitabı okudu
“İki büyük Zen okulu vardır: Soto ve Rinzai okulu. Rinzai okulunda koan'lar çalışma sırasında araç olarak kullanılır. Soto okulunda öğrenciler Zendoda yüzleri duvara dönük oturur. Rinzai'de ise yüzler mekanın merkezine bakar. Bu, değişik bir duygu doğursa da önemli bir fark yaratmaz kuşkusuz. Oturan öğrencileriyle geleneksel bir Zendoyu gösteren resimler görmüşseniz, elindeki sopayla oturanlar arasında dolaşan bir keşiş dikkatinizi çekmiştir belki. Zendo 'daki meditasyon sırasında kullanılan bu sopaya ke- isaku ya da kyusaku denir. Tehlikeli bir görünüşü vardır ama bir cezalandırma aracı değil, gevşeme aracı olarak düşünülmüştür. Zen öğrencisi bir işaret yoluyla ya da eğilerek kendisine "vurulması” için ricada bulunur. Bunun üzerine keşiş de onun önünde eğilir ve dikkatle öğrencinin her iki omuzu üzerindeki akupunktur noktalarına üçer kez vurur. Öğrenci kendini bundan sonra bir süre uyanık ve gevşemiş hisseder. Zen eğitiminde değişiklik olarak Samu yani çalışma alıştırması da uygulanır. Bu, bahçe, mutfak ya da temizlik alanında bedensel bir çalışma olabilir. Öğrenciler işlerini çabuk ve ustaca, son derece dikkatli ve bizim gözümüze neredeyse kılı kırk yarma gibi görünecek bir biçimde yerine getirirler. Bu çalışma, gündelik yaşama geçiş olarak değerlendirilebilir. Aynı şey chado (çay töreni), haiku (üç dizeli şiirler) yazımı, hat sanatı, sumi (çini kalem resim), ikebana (çiçek düzenleme), kendo (eskrim) ya da kyudo (okçuluk) gibi birçok Zen sanat için de geçerlidir. Basit çalışmanın tersine Zen sanatları kesin bir biçimde törenselleştirilmiştir.”
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.