..böyle olamazdi demenin hiçbir anlamı yok biliyorum. Ama böyle oldu. Böyle oldu ve müjdeler olsun, arkadaşlara da söyle, ben yavaş yavaş ölmeyi öğrendim. Boğazlı kazak ve doğum biyıklarımla normal meydanda yaşarken o günlerde, kırık gülüşleriyle yüreğimi kanatan, şimdi uzaklarda , artık kucaklayamadığım, ayrılık planlarını ezberlediğim solgun bir kız kaldı.Ve o çanta, hep içimi sızlatan.Başını öne her eğişinde gençliği, yanağını öpmek için uzandığımda Ankara'yı ve köyünde kavuşturup onu susuşunda İstanbul'u anlatan o kızdan, şimdi sıkıntılı bir Yağmur, içimi ürperten bir kasım soğuğu ve söylenmemiş onca şey kaldı.Benden çok uzaklarda ve ne yazık, hep bana günlük.Beni anlıyorsun değil mi? Ne kaldı bana çaresizliğimden başka, nerede kaldığım, ne hayatta kalıyor? , hesap numaraları ve randevuların ezberlendiği soğuk akşamlar ve her fırsatta yıkanıp alkolle, yaralarımı yaladığım o telefonlar... Bana sadece bunlar kaldı. Evet, artık akşam kendini hissediyor ve çok yaşlandım. Ama sürprizler olsun, arkadaşlara da söyle, yavaş yavaş ölmeyi öğrendim..