Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
·
Puan vermedi
Türkler Hakkında bir yabancının izlenimleri
Türk Mektupları – Ghiselin de Busbecq Bu kitabı farklı kaynaklardan duyar ve merak ederdim. Bir Avrupalının gözünde Osmanlı 1500’lü yıllarda nasıl görünüyordu sorusunun yanıtlarını içeriyor. Bir elçi olarak İstanbul’a gelen yazar uzunca bir süre boyunca İstanbul’da kalıyor. İlk önce şunu belirtmek gerekir ki hiçbir Avrupalı Osmanlılara,
Türk Mektupları
Türk MektuplarıOgier Ghiselin De Busbecq · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011296 okunma
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Reklam
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
112 syf.
·
Puan vermedi
Bir kuşun ötüşüyle bir çocuğun ruhu arasında münasebet vardır.
Kelime anlamı macera ve serüven olan, Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğini taşıyan Sergüzeşt, bir aşk trajedisi üzerinden kölelik ve tutsaklığı konu alıyor. Dönemin toplumsal yapısının ve eşitsizliğinin ustalıkla kaleme alınması yaşanan zorlukları gözler önüne seriyor. Kitap esaretin ve tutsaklığın yok edici
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · İş Bankası Kültür Yayınları · 201945,7bin okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
ABD'nin ülkemizde bulunan bor, toryum ve uranyum kaynaklarını sömürmek için devletimizi yok etme girişimini okuyoruz. Güney sınırımızdaki karakollarımıza saldırırarak acaba savaş halinde miyiz tereddütü yaşayan hükümet genelkurmayla sürekli irtibat halinde olarak ABD'yle temas kurulmasına çalışıyorlar. Kitapta ülkemizdeki Cumhurbaşkanı'ndan hiç söz edilmemesi büyük bir eksiklik olmuş. Ayrıca 2004'te basılan bu kitabın daha davalar başlamadan çok önce ordu içerisinde bulunan Ergenekon isimli bir özel yapılanmadan bahsetmesi de şaşırtıcı. Hava saldırılarını hızla başlatan ABD kısa sürede İstanbul'a kadar kara ordusuyla geliyor. Yetiştirilen istihbarat elemanımız ABD'ye gözdağı için ABD'nin önemli bir merkezinde atom bombası patlatıyor, hiç beklenmeyen bu saldırının failini elinden kaçırması ABD'yi daha da hırslandırıyor. Bu süreçte diğer ülkelere ABD'nin planı anlatılıyor. Ülkemizle pazarlık masasına oturan Rusya, kaynaklarımızdan büyük pay istiyor. Başbakan en fazla %5'ini kullanabilirsiniz ve ülkemizi yeniden imar etmeye yardım edeceksiniz demesi açıkçası çok zoruma gitti, bir sömürgeciden kurtulmak için başka bir sömürgeciyle anlaşmak oluyor. Rusya, Çin, Almanya ve Fransa'nın yardımıyla ABD'nin İstanbul saldırısını durdurup çekilmesine sebep oluyorlar. Sılahlı kuvvetlerimiz ve hatta gönüllü savaşan halkımız ülke içinde inanılmaz bir direniş gösteriyor ve püskürtme aşamasına geliyorken böyle bir pazarlıkla kurtulmayı doğru bulmadım, tüm heyecanı çekti attı.
Metal Fırtına 1 - ABD'nin Türkiye'yi İşgali
Metal Fırtına 1 - ABD'nin Türkiye'yi İşgaliBurak Turna · Timaş Yayınları · 20165,3bin okunma
Rum Okullarının Türk Düşmanlığını Aşılaması
Rum okulları konusunda geniş bilgiler verdiği görülen Papa Eftim, bu okulların amacının çocuklara Türk düşmanlığı aşılamak olduğunu şu sözlerle ifade eder: "Okulların durumu başlı başına bir âlem... Buralarda tam kötü tohumlar yetişmesi, gelişmesi için gerekli bütün unsurlar hazır. Bakın, bir tek Rum, çocuğunu Türk okullarında okutmuş mudur?
Reklam
Garba Açılan Pencere
O günden sonra, nerede bir tören, bir toplantı olsa, Müftü Efendiyi nutuk söylemeye çağırdılar. Müftü Efendi de her gittiği yerde hep o nutku tekrarlayıp durdu. Yalnız nutkun içinden "tren" kelimesini çıkarıyor, geri kalanlarını olduğu gibi söylüyordu. Nutuk herkese o denli güzel geldi ki, hiç birimiz nutku tekrar tekrar dinlemekten
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Peki deniz nerede?
Sekiz yıl Anadolu'da dolaştıktan sonra, sonunda İstanbul'a dönüyoruz, diye çoluk çocuk bizi bir sevinç almıştı. Bu anlattığım on yıl önce. İstanbul'a geldik, hiç olmazsa İstanbul'un tadını çıkaralım, deniz kıyısında bir ev tutalım, dedik. Ne mümkün... Deniz kıyısında bulamadık, denize yakın bir yer olsun dedik. O da olmadı...
Nesin yayınlarıKitabı okudu
İstanbul'da deniz gören daire
Ev sahibine, - Beyefendi, dedim, siz deniz görür demiştiniz sanırım. Yoksa duvara deniz resmi asılıp da ona mı bakılacak?... - Vay, ne demekmiş!... Evimden deniz görünmüyor mu? Hani, nerdeyse, evime deniz görmüyor dediler diye bizi evine hakaretten mahkemeye verecek. - Vallahi, affedersiniz, dedim, maksadım evinizi kötülemek değil... Ne ben, ne
Nesin yayınlarıKitabı okudu
ilk insanlar Babil Kulesi'ni inşa etmeye kalkış­tığında, Tanrı onların dilini karıştırmış, birbirlerini anlaya­maz hale getirerek kuleyi yapmalarını engellemişti. Neye ya­radı? Hırslanan insan, hem yeryüzünü hem gökyüzünü fet­hetti. Bir değil bin kule yaptı, göğü defalarca delip geçti. Bi­nalar uzadıkça Tanrı'nın yok olduğunu fark eden insan bir daha onu aramadı. Karınca yollarından daha karışık kentler inşa ederek, bütün dilleri ve ırkları bir araya topladı. Ölme­yecekmiş gibi yaşadı. Yeni bir Tanrı gerekiyorsa, insandan başka aday yoktu buna. Kudreti arttıkça kendi gölgesi büyü­dü ve gölgesine baktıkça iyiliği de unuttu . Ne yaptığının far­kında değildi. iyiliğin yerine doğruyu, doğrunun yerine kâr­ zarar hesabını koydu. ilk ateşin, ilk sözün ve ilk öpüşün anı­larını belleğinden sildi. Geriye bir tek acı kaldı, insana iyili­ği anımsatan. Onu da ilaçlarla dindirmeye çalıştı.
Reklam
Bugün e düşen kitap: EFELYA // Mehmet Binboğa Mühür Yayınları, İstanbul, Eylül 2020 ** " bir ilkokul bahçesidir gözlerin çocuklar teneffüste..." Şiirleri ve mizahi öyküleriyle tanıdığımız Mehmet Binboğa' nın ilk romanı Efelya, adından da anlaşılacağı üzere, modern zamanların gizemli ve düşsel bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir nevi çağdaş Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı' sını buluyorsunuz satırlar arasında. Gittikçe yalnızlaşan günümüz insanının, imkansız bir aşka sığınmasını destansı bir dille anlatmış Mehmet Binboğa. Yalın ve şiirsel dili, okuru sıkmayacak kadar uzun cümleler ve zaman zaman şiirlerle, zaman zaman ince bir mizahla bezediği sayfaları romanı daha da okunası kılıyor. Eskişehir ve İtalya betimlemeleriyle bir şehri ve bir ülkeyi okuruna ilk kez ya da yeniden gezdirerek, hem zamana hem de mekana rehberlik ediyor Mehmet Binboğa. Belli ki yayımlanmak üzere olan bu dizinin ikinci kitabı; "Şiirkentin Nar Çiçeği" ni de aynı ilgi ve heyecanla okuyacağım. Kitaptan notlar: "... Bana bak Ferhat, kafamı kızdırma; kalkar giderim! Yahu ben o kahvaltıları on yıldır hazırlamaktan bıktığım için sana aşık oldum; belki bu hayatta başka bir yaşam, başka bir ruh var sandım. Ne bileyim başka bir iklim mümkündür diye şiirlerinin peşinden sana kadar geldim. Bizim geleceğimiz yok anla artık ve "an" ı yaşa! Yok öyle kahvaltı sofraları, eşli dostlu misafirler, sanat edebiyat sohbetleri.. Unut sen bunları, öyle hayaller de kurma lütfen.. "
Başka İstanbul yok; bu söz İstanbulluyu dehşete düşüren, derhâl harekete geçiren bir slogan olmalıydı aslında.
Maalesef
Atatürk hakkında "Bozkurt" kitabını yazan Armstrong, Mütarekede İngiliz subayı olarak İstanbul'a gelmiştir. Bir başka kitabında tatlı Su Osmanlılığı, Hürriyet ve İtilâf Türklüğü ve Beyoğlu Hristiyanlığının İstanbul'u hakkında şu fikri söyler: "İstanbul şehri bir yara. Burada büyük idealler ve ilhamlar yok. Burası entrika, rezalet, hile korkaklık karargâhı. Hain erkekler ve namussuz kadınlar şehri."
79 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"İnsanlık öldü mü?" Dedim. "Yok," dedi, "ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?" (s.39) Sahiden insanlık ölmüş müydü? Ölmediyse neredeydi? Kitap boyunca sorgulayacağınız sorular, ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen Uzun Süleyman, Hayri ve Semih' in azat buzat geleneğine dayanarak kafese kattıkları kuşları özgürlüğüne kavuşturmak için insanlara para karşılığında satmaları... Sonra, uçsuz bucaksız bir İstanbul, farklı farklı semtler, değişik insanlar, ve hayatta kalma çabaları... Yaşar Kemal' den yine sıcacık ve dolu dolu bir öykü... Hayaller kurduran, sorgulatan, imrendiren olaylar... Mutlaka okunmalı...
Kuşlar da Gitti
Kuşlar da GittiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202213,4bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.