Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
..böyle olamazdi demenin hiçbir anlamı yok biliyorum. Ama böyle oldu. Böyle oldu ve müjdeler olsun, arkadaşlara da söyle, ben yavaş yavaş ölmeyi öğrendim. Boğazlı kazak ve doğum biyıklarımla normal meydanda yaşarken o günlerde, kırık gülüşleriyle yüreğimi kanatan, şimdi uzaklarda , artık kucaklayamadığım, ayrılık planlarını ezberlediğim solgun bir kız kaldı.Ve o çanta, hep içimi sızlatan.Başını öne her eğişinde gençliği, yanağını öpmek için uzandığımda Ankara'yı ve köyünde kavuşturup onu susuşunda İstanbul'u anlatan o kızdan, şimdi sıkıntılı bir Yağmur, içimi ürperten bir kasım soğuğu ve söylenmemiş onca şey kaldı.Benden çok uzaklarda ve ne yazık, hep bana günlük.Beni anlıyorsun değil mi? Ne kaldı bana çaresizliğimden başka, nerede kaldığım, ne hayatta kalıyor? , hesap numaraları ve randevuların ezberlendiği soğuk akşamlar ve her fırsatta yıkanıp alkolle, yaralarımı yaladığım o telefonlar... Bana sadece bunlar kaldı. Evet, artık akşam kendini hissediyor ve çok yaşlandım. Ama sürprizler olsun, arkadaşlara da söyle, yavaş yavaş ölmeyi öğrendim..
Atsız başlangıçta dergiyle fiilen de meşgul oluyor ve yoruluyordu. 01 Ekim 1950'de Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta “Bu Orkun dergisi böyle giderse benim imanımı gevretecek. Bir tashîh memuru tuttuk ama daha iş kıvamına girmedi." demektedir (Hacaloğlu 2013: 43). Yine Yılanlıoğlu'na yazdığı 11 Ocak 1951 tarihli bir mektubunda ise
Reklam
Astar değişmez; yamalamaya çalışanda, allayıp pullayanda aynıdır..
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası başkanı, Ermenilerin Sultanaahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlı'nın gözde tebaası Ermeniler, Osmanlı'nın başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve
Sayfa 16
Mobbing Bank Diyor ki;
Beton Çıbanlar Yetişti Patladı Patlayacak İstanbul'a biz kötülük ettik biz! Kim dedi? İstanbul büyükşehir belediye başkanı olup sonra küresel proje ile ülkemizi yirmi yılda bu hale getiren zihniyet. Gün gelecek bu beton çıbanlar patlayacak altında kimler kalacak? Beton çıbanlar patladığında her taraf leş kokacak canlı ölü leşi gibi.
Kış Uykusu~Nuri Bilge Ceylan
Nihal... Gitmedim, Gidemedim. Artık yaşlandım mı, kafayı mı oynattım, yoksa başka bir adam mı oldum, nasıl istersen öyle düşün. Bilemiyorum.. Ama birkaç gündür içime yerleşen yeni adam gitmeme izin vermiyor. Nolur sen de gitmemi isteme. Anladım ki artık beni İstanbul'a çağıran bir şey yok. Her yerde olduğu gibi orada da her şey yabancı bana. Bilmeni isterim ki, senden başka yakınım yok. Seni her dakika, her saniye özlüyorum. Ama gururum el vermediği için hiçbir zaman söyleyemiyorum. Senden ayrılmanın benim için ne derece korkunç, hatta olanaksız olduğunu çok iyi biliyorum. Tıpkı artık beni sevmediğini bildiğim gibi.. Biliyorum, eski günlere dönemeyiz. Gerek de yok buna. Beni bir uşağın gibi, bir kölen gibi yanına al. Ve hayatımıza senin istediğin gibi de olsa devam etmemize izin ver. Beni affet... Kış Uykusu🎬
81 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Hümanizm(!) +18
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyu­nu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir. Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı Katliam
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı KatliamKolektif · Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20006 okunma
Reklam
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
296 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bir arayış
İrem Uzunhasanoğlu
İrem Uzunhasanoğlu
, yarın bizimle birlikte olacak.
bidünyakitapgrubu
bidünyakitapgrubu
ile birlikte yani. Kendisi yazar ve çevirmen. İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. O nedenle çeviri kitapları da bu dil üzerinden. Cambridge Üniversitesinde ve New York Üniversitesinde eğitim hayatına devam eden yazarımız, günümüzde köşe yazarlığı ile birlikte yazarlık,
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masalİrem Uzunhasanoğlu · Doğan Kitap · 2023195 okunma
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Reklam
Bonne journée...
"Sanat dünyanın bizim ölçülerimize sığdırılmış düşsel gerçekliği olan sanat, böyle özgürleşir: artık bir taklit değildir, çünkü tüm modeller yok olmuştur, sanat, yaratılmış bütünlüktür artık, çünkü metafizik alanların doğal bütünlüğü ebediyen yıkılmıştır." 📚 Roman Kuramı – George Lukas Sanat meydan okumadır, sanata yönelen insanlar, sanattan beslenen insanlar, sanatın çoklu boyutuna tahammül edebilen insanlar ve elbette sanat yaratma cesareti gösteren insanlardır, hayata anlam katanlar. Hayatın akışı yataydır: Beslenmek, barınmak, ilişkiler hepsi hayata dahildir,yataydır. Sanat ise hayal etmek, düşünmektir, fark yaratarak yeniden boyutlandırmaktır. Yatay hayattan beslenen insanın yeni bir cesaretle başka bir boyuta geçmesidir. Sanatı sanat yapan ilham vermesidir. “Picasso tablolarının İstanbul’da sergilenmesi ile aşağı yukarı aynı tarihte Bedri Baykam, İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde, spermlerini sildiği ve 35 yıldır sakladığı peçeteyi sergiledi. Peçeteyi tanıtan açıklamada “Dünyanın İlk ve Tek Belgeli ‘Sanatçının İlk Spermi Sunumu’ yazıyordu. Yazının altında “3 Şubat 1971, saat 14.10 çıkışlı” diye de bir not düşülmüştü. Bedri Baykam dünyada spermli bir peçeteyi sergileyen ilk kişi olduğu için bunun bir sanat eseri olduğunu iddia etti.” 📚Yazma Cesareti – Nihan Kaya Peki sorarım: Bedri Bey’in eseri sanat mıdır...
mektubu tutan avuçlarımın terlediğini hissettim. Zarfı açtım. Önü ve arkası inci gibi harflerle do­lu tek yapraklık mektubuna baktım. Aşk, diyordu, acı, ya­ra ve bellek diyordu. Bildiğim sözcükleri peş peşe sıralıyor, her sözcükte bir burgaç yaratıyordu. Pişmanlık, gözyaşı, öf­ke, ayrılık, gözyaşı, pişmanlık, unutmak, affetmek, kader, ölüm, yalnızlık, kader, pişmanlık, gözyaşı ve unutmak di­ye tekrar tekrar yazıyor, bir söylediğini birkaç satır sonra bir daha söylüyordu. Yakın ile uzağı, yaşam ile ölümü, kavuşma ile ayrılığı birbirinin yerine kullanıyordu. Başka zaman ve başka yerde bu sözcüklerin anlamını biliyordum, ama dediklerini anlamıyordum. Dili, ne annemin ne de ba­bamın diline benziyordu. Anlamlara anlamsızlık veriyordu. Telaşla havalanan kuş sürüsü gibi sözcükleri iç içe geçiriyordu. Her sözcüğün kanadını yanındaki sözcüğün kanadına çarparak kırıyordu. Geçmişte bizi biz yapan, geleceğe de ka­pı açan olasılığı yok ediyordu. Unutulmak istiyorum, diyor­du. Koca lstanbul'da kendimi bir odaya hapsedilmiş hissedi­yorum, diyordu. Seni sevsem de, geçmişimiz bizim kaderi­mizdir, geçmişimizden kurtulamayız, diyordu.
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
Arsa kazanmak ya da taşından yararlanmak için, İstanbul'da da gözümüzün önünde nice mezarlıklar yok edildi. Nice binalar yıkıldı. Bir de buna ağaçların kesilip yok edilmelerini eklerseniz facianın derecesini bir parça anlarsınız. Ağaç, orman ve tabiat tahribatı iklimin tamamen değişmesine yol açtı. Tarihi eserlerin, mezarlıkların yok edilmesi, yanlış eğitim ve hele kişiliksiz ve taklitçi televizyonun korkunç yayını, bütün boyutlarıyla bir ülke ve bir milletin gidip yerine bir başkasının gelmesine sebep oldu. Geçmişten bu kadar kopmuş, geçmişine bu kadar yabancılarmış bir başka ülke yok. Halkımız, bu aydın sapmasının yol açtığı "manevi ölüm"e direnip duruyor.Ama giderek direncini yitiriyor. Bir mucize olup da bu gidişe dur denemezse tarihe karışmamız mukadderdir.
·
Puan vermedi
Türkler Hakkında bir yabancının izlenimleri
Türk Mektupları – Ghiselin de Busbecq Bu kitabı farklı kaynaklardan duyar ve merak ederdim. Bir Avrupalının gözünde Osmanlı 1500’lü yıllarda nasıl görünüyordu sorusunun yanıtlarını içeriyor. Bir elçi olarak İstanbul’a gelen yazar uzunca bir süre boyunca İstanbul’da kalıyor. İlk önce şunu belirtmek gerekir ki hiçbir Avrupalı Osmanlılara,
Türk Mektupları
Türk MektuplarıOgier Ghiselin De Busbecq · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011297 okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.