Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni meydana getiren üç şey var: zavallı bir beden, zavallı bir soluk, bir zihin. Bunların ikisi kaçınılmaz olarak ilgilendiğin sürece, üçüncüsü ise tam anlamıyla sana aittir. Dolayısıyla kendini kendinden, yani zihninden, başkalarının yaptığı ve söylediği her şeyden, senin yaptığın veya söylediğin her şeyden, gelecekle ilgili seni kaygılandıran her şeyden, seni çepeçevre kuşatan bedenle ve ona bağlı olan veya isteğin dışında sana nüfuz eden solukla ilgili her şeyden, etrafında bir kasırga gibi dönüp duran her şeyden uzaklaştırabilirsen, bu sayede zorunluluk zincirinden kurtulmuş olan zihin gücün arınmış ve kendini rahatlatmış bir şekilde yaşar, adil olanı yapar, başına geleni kendi de istemiş olur ve doğru olanı söyler; egemen unsurundan, ona duyumsamayla eklemlenmiş olanı, daha sonra olacak olanı ve olmuş olanı ayırırsan ve Empedokles'in "yalnızlık çemberinin keyfini süren yuvarlak küresini" örnek alırsan ve sadece kendi yaşamını yaşamaya odaklanırsan, yani şu ânı yaşarsan, sonunda ölene dek sana kalan yaşamı tamamlama gücüne kavuşacaksın, kaygısız bir şekilde ve sevecenliğinle, tanrısal iradenle huzur içinde.
Sayfa 168 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okuyor
“Değerin, başkalarının seni gördüğü şekilde değil, senin kendini gördüğün şekildedir.”
Reklam
“İnsan neden kendi kendinden nefret eder?” “Korkaklık belki de. Ya da hiç yakanı bırakmayan yanılmak korkusu, başkalarının senden beklediklerini gerçekleştirememek korkusu."
Sen ne kadar iyi olursan ol, senide çoğu zaman yanlış anlayan insanlar olacak. Ne kadar güzel olursa olsun kalbin, her zaman seni tanımayan birinin önyargısı yüzünden kötü niyetli biri sayılacaksın. İnsanları kendin gibi iyi niyetli sanma. Kim ne derse desin, olduğun gibi kal. Çünkü başkalarının senin hakkındaki fısıltıları, senin ışıltıların olmamalı.
Bir kirlenmeden korumak için susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi olduğunu çok sonra öğrendim. Benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı..
“Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak, onunla ölçülebileceğine kaniim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir...”
Sayfa 11 - İnkilâp yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
[••“Çocuk içindeki sıkıntının sebebini dışarda arar, halbuki sıkıntı derunidir. İyileşmesi güçtür çocuğun, çünkü güveni kendi dışında, başkalarının sevgi ve himayesinde arar. Ne yazık ki ebeveyni de çok kere aynı tedirginliğin kurbanıdır, onu teselli etmek şöyle dursun daha çok bunaltır.”••]
Sayfa 113 - İletişim Yayınları
Hiçbirimiz bir başkasının içsel deneyimini bilmeyiz. Başkalarının gördüğü kırmızı bizim gördüğümüzle aynı mıdır, acıyı bizim kadar mı hissederler, müziği nasıl duyarlar bilmeyiz. Bir duyunun kaybı halinde tek referans noktamız o duyuya dair kayıptan önceki ve sonraki deneyimlerinizdir, yani bir tür iç kontrol söz konusudur.
Sayfa 154 - Metis BilimKitabı okudu
Ona sempatik ve sevimli olmayı reddetmeyi öğret. Onun görevi başkalarına sevimli görünmek değil, kendisi olmak; dürüst ve başkalarının eşit olduğunu bilen bir birey olmak.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.