İncecik bir kitapta böylesi derin bir hüzün beklemiyordum başlarken, ama biterken derin bir hüzün bırakıyor kalplerde.
Bu kadarcık sayfa ile bu duyguları anlatabilmek yazarın engin betimlemeleri sayesinde bir nakış gibi işlenmiş her sayfada, yine de 2. Hikayeye geçiş kısmı sanki hızlandırılmış gibiydi, belki de yarım kalmış geçmişte kalmış ve canlanamayan bir hikayeyi yarım bırakarak bunu hissettirmeyi bilinçli bir şekilde amaçlamıştı yazar.
Zweig kavuşamamayı, özlemi, sınıf farkının getirdiği ezici hisleri, sevgiyle gelen çılgın arzuları, hasreti derinden işlemiş.
"O eski parkta, buzlarla kaplı ve karlar içinde İki yalnız gölge geçmişin peşinde."
Dağılma, adı sanı belli olmayan ana karakterin monoton ve bayağı hayatını gözler önüne seriyor ve bunu, yine baş karakterin yaşamı gibi sıradan ve sıkıcı bir şekilde yaparak okurun da canını fena halde sıkıyor.
Başlarken son derece etkili ve çarpıcı bir ön söz karşılar bizi. Bu hem bir ön söz hem de sert bir uyarıdır bir nevi. Yaşanacakların
Kitaba başlarken beni bu kadar etkileyeceği hiç aklıma gelmedi ama kitap biterken tüylerim diken diken duygulandığım o anı unutamam herhalde... Karakterler ve aralarındaki ilişki o kadar iyi kurgulanmıştı ki, kitap sonunda Livaneli'ye hayran kaldım. "Osmanlı torunu Leyla" kitap boyunca beni en etkileyen kişiydi. Bir çok kez ona sarılmak, ölen anne ve babasını geri getirmek, onu mutlu etmek istedim... Son sözlerimi söyleyecek olursam; Livaneli'nin daha önce bir çok kitabını okudum ama bu kitap çok içime işledi. Her şeyden bir tutam eklemeyi yine unutmamış Livaneli...
Ve şunu da eklemek isterim, kitabı okuyanlar beni anlayacaktır;
"Sevgi iyileştirir."
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,6bin okunma
Bu roman tipik roman okuyucusunun beklentilerini karşılamayan, onu beklentilerini bırakıp dolambaçlı fantastik yollardan götürüp, sürükleyip, umut verip, düş kırıklığında, harika imgeler, resimler, düşlerle avutan bir kitap.
Hani sanki sözsüz bir müzik parçası gibi. Tanıdık ezgilerin olduğu ama onların da değişip başka ezgilerle karıştığı dokuz
Sonra görüyorsun aklıma geleni, sıra filan düşünmeden yazıyorum. İçim ferahlıyor. Açılıyorum. Mektuba başlarken mağmum ve kederliydim. Şimdi mektup biterken seninle göz göze gelmiş gibi müsterih ve inşirahlıyım.
Romanlarda hep güzel ve mutlu son beklemeye alışmışız sanırım. Bence bu kitabın farklı olması başlarken biterken de trajedi içermesi. Yazarın diğer kitaplarını da çok beğenmiştim. Bunu da beğenerek okudum tavsiye ederim..
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,9bin okunma
Karikatür komiğin başlangıcı, Erdil Yaşaroğlu karikatürün mihenk taşıdır. Özellikle başlarken ve biterken çizdirileri bir yanımda dost oldu. Sen çiz biz gülelim güzel adam.
Başlarken Erdal Öz'ün Yaşar Nabi ile bir ilk romanı yayımlatma sürecindeki mektuplaşmasından, Erdal Öz'ün bu kitabı için Dostoyevski ve Camus kokusu sinmiş yorumunu öğreniyoruz. Kendim için söylemem gerekirse bu ön bilgi ile kitapta kimden esinlenmiş ya da Dostoyevski ve Camu'dan etkilenmiş mi gibi bir arayışım oldu. Tabii haddim