İbrahim Kalın okurken gerçekten düşünerek okuduğumu hissediyorum. Kitaba başlarken ve biterken aynı kişi olmuyorsunuz okuduklarınız size bir şeyler katıyor. Bunu İbrahim Kalın'ın tüm kitaplarında görüyorum.
Öze yolculuk da yazarın daha önce çeşitli programlarda yaptığı konuşmaların düzenlenip yazıya dökülmüş hali. Çoğu konuşmasını dinlediğim için tekrar mahiyetinde tamamlayıcı bir kitap oldu benim için.
Özlemek demek, özümüzü tekrar inşa etmek için o şeye kavuşmaya çalışmak,onu tekrar arzulamak demek. Özünde bir şey eksildiğinde o eksiği tamamlamak için "özledim" diyorsun. Eksik olan şeye tekrar kavuşmak için hareket ettiğinde özlemiş oluyorsun. Özünde ne varsa yokluğunda onu özlüyorsun. Neye özlem duyuyorsan o, senin özünü oluşturuyor.
Özümüzü tanıyıp özümüze sahip çıkmak duasıyla..
Öze Yolculukİbrahim Kalın · İnsan Yayınları · 2023144 okunma
Aşk, sanırım insanın en kolay olduğunu sandığı en çetrefil yaşantılarından birisi. Gündelik hayatın en kolay yaraladığı bir duygu. Her zaman biricik olduğundan, hiçbir deneyimin 'ustalık kazandıramadığı bir güzel acemilik. Başlarken de biterken de acı verir. İnsana insan olduğunu duyumsatan en büyük imkândır. Zaaflarımızı büyüten bir erdemdir. Güçsüz düşürür bu yüzden. Kendisine özgürlük isterken sevdiğinin üstüne kapanan bir paradokstur. Her şeyin ayaküstü yaşandığı bir dünyada, bu karmaşık duygu da ne yazık ki payını almış ve ikinci cümleden sonra yüke dönüşmüştür. İnsanı hoyrat kılan bir sonuçtur bu. Hemen her ilişkimize yansıyan bir sığlığa, bir saygısızlığa götürür bizi. Andığınız şiirler bunun kaygısının ve acısının işlendiği şiirlerdir.
Geçmiş acılarını unutamayanların, ruhlarına şifa olacak birkaç öneri:
1-) Her sabah güne başlarken sünnetteki sabah dualarını, gün biterken de akşam dualarını, kendiniz duyabileceğiniz şekilde kısık bir sesle tekrarlayın. Bunlara sürekli devam edin. Çünkü insan beyninin yeniden programlandığı anlar, güne yeni başladığı ve uykuya geçtiği
İncecik bir kitapta böylesi derin bir hüzün beklemiyordum başlarken, ama biterken derin bir hüzün bırakıyor kalplerde.
Bu kadarcık sayfa ile bu duyguları anlatabilmek yazarın engin betimlemeleri sayesinde bir nakış gibi işlenmiş her sayfada, yine de 2. Hikayeye geçiş kısmı sanki hızlandırılmış gibiydi, belki de yarım kalmış geçmişte kalmış ve canlanamayan bir hikayeyi yarım bırakarak bunu hissettirmeyi bilinçli bir şekilde amaçlamıştı yazar.
Zweig kavuşamamayı, özlemi, sınıf farkının getirdiği ezici hisleri, sevgiyle gelen çılgın arzuları, hasreti derinden işlemiş.
"O eski parkta, buzlarla kaplı ve karlar içinde İki yalnız gölge geçmişin peşinde."
Dağılma, adı sanı belli olmayan ana karakterin monoton ve bayağı hayatını gözler önüne seriyor ve bunu, yine baş karakterin yaşamı gibi sıradan ve sıkıcı bir şekilde yaparak okurun da canını fena halde sıkıyor.
Başlarken son derece etkili ve çarpıcı bir ön söz karşılar bizi. Bu hem bir ön söz hem de sert bir uyarıdır bir nevi. Yaşanacakların
Kitaba başlarken beni bu kadar etkileyeceği hiç aklıma gelmedi ama kitap biterken tüylerim diken diken duygulandığım o anı unutamam herhalde... Karakterler ve aralarındaki ilişki o kadar iyi kurgulanmıştı ki, kitap sonunda Livaneli'ye hayran kaldım. "Osmanlı torunu Leyla" kitap boyunca beni en etkileyen kişiydi. Bir çok kez ona sarılmak, ölen anne ve babasını geri getirmek, onu mutlu etmek istedim... Son sözlerimi söyleyecek olursam; Livaneli'nin daha önce bir çok kitabını okudum ama bu kitap çok içime işledi. Her şeyden bir tutam eklemeyi yine unutmamış Livaneli...
Ve şunu da eklemek isterim, kitabı okuyanlar beni anlayacaktır;
"Sevgi iyileştirir."
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,5bin okunma
Bu roman tipik roman okuyucusunun beklentilerini karşılamayan, onu beklentilerini bırakıp dolambaçlı fantastik yollardan götürüp, sürükleyip, umut verip, düş kırıklığında, harika imgeler, resimler, düşlerle avutan bir kitap.
Hani sanki sözsüz bir müzik parçası gibi. Tanıdık ezgilerin olduğu ama onların da değişip başka ezgilerle karıştığı dokuz
Sonra görüyorsun aklıma geleni, sıra filan düşünmeden yazıyorum. İçim ferahlıyor. Açılıyorum. Mektuba başlarken mağmum ve kederliydim. Şimdi mektup biterken seninle göz göze gelmiş gibi müsterih ve inşirahlıyım.