Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
70. YILINDA 3 MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK ŞAHLANIŞI Sakin Öner Bir devletin temeli atılıyor Tanzimatla dil, edebiyat ve tarih alanlarında başlayan ilmî Türkçülük, 20. Yüzyılın başlarında yayınları ve teşkilatları ile toplum hayatımızda örgütlü ve etkili bir konuma gelmiştir. Devlet yönetiminin benimsediği siyasi akımlardan önce Osmanlıcılık ve
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Reklam
1923 sonrası dinî yıkım ve NFK’nın davaya başlangıcı
İÇ GÖRÜNÜŞ Cumhuriyete kadar böylece geldikten sonra,hemen peşinden, ne bir mezhep ihtilafı, ne bir sapık kol çekişmesi, ne de doğru yol üzerinde herhangi bir muhafaza veya kaybetme korkusu, İslam’a bütün kapıların kapatıldığına şahit olduk. Bu hal 1923’ten 1950’ye değin 27 yıl sürdü ve o tarihte Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle İslâm
Sayfa 161 - sayfa 161-164 -arasıKitabı okudu
İslâm'a bütün kapıların kapatıldığına şahit olduk. Bu hal 1923'ten 1950'ye değin 27 yıl sürdü ve o tarihte Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle İslâm hesabına bir yumuşama çığırı açıldı. Bu çığırın açılma istidadını kazandığı demlerde ben Türkiye'nin en büyük bankasında müfettişlik makamında ve en lüks şartlar içindeyken -herhalde bağlı olduğum büyük kapının ruhuma üflediği feyz eseri olsa gerek- her şeyi teptim, bankadan istifa ettim ve kendimi fikir kavgası hayatına verdim... Gözümde, o zamandan, manevi alevler ve dumanlar içinde batan bir Türkiye vardı; ve ona 4-5 asır önceki hayatiyeti ayanında o günkü veya bugünkü can çekişmesini anlatmak ve kurtuluş yolunu göstermek için dünya çapında büyük bir fikir hamlesine girişmekten daha aziz bir gaye düşünülemezdi… Kendimi bu gayeye adadım ve 1943'de Büyük Doğu'yu çıkardım... Başvekil «Şükrü Saraçoğlu» imzasıyla «Allah ve ahlâktan bahsetmek yasaktır!» şeklinde gazetelere tamim gönderilmesine sebep olan yazılarım, yüksek mekteplerdeki hocalıklardan kovuluşlarım, kanunsuz asker edilişlerim, hapislerim, aç kalışlarım ve türlü çilelerim neticesinde küfür buz dağının nasıl erimeye başladığı, bu arada ne gibi bir gençlik mayasının tutma istidadını gösterdiği, 1960 gece baskınını takip eden yıllarda bu gençliğin Milli Türk Talebe Birliği çatısı altında ne türlü karargâh kurduğu, Anadolu'yu telgraf hattı şebekesiyle bir baştan bir başa kuşatıcı konferanslarım, neler neler!..
Cumhuriyete kadar böylece geldikten sonra, hemen peşinden, ne bir mezhep ihtilâfı, ne bir sapık kol çekişmesi, ne de doğru yol üzerinde herhangi bir muhafaza veya kaybetme korkusu, İslâm'a bütün kapıların kapatıldığına şahit olduk. Bu hal 1923'ten 1950'ye değin 27 yıl sürdü ve o tarihte Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle İslâm hesabına bir
Nihal Atsız, Orkun adlı dergisinde 1 Nisan 1944 günü 16. sayısında «Başvekil Saraçoğlu Şükrü'ye İkinci Mektup» başlığı altında yazdığı açık mektupta Türkiye'deki komünistlerin Halk Partisi'nin «Elâstiki altı okundan halkçılığa sığınarak kendilerini halkçı yurtseverler olarak gösterdiklerini ileri sürüyor ve komünistleri şöyle tanımlıyordu : «Irk ve aile düşmanlığı, din ve savaş aleyhtarlığı, milleti baltalama, yurdumuzdaki azınlıklara aşırı sevgi, her şeyi iktisadi gözle görüş onları açığa vuran damgalardır.» Atsız, komünizmin «Türk ırkının hususi yapısına» aykırı olduğunu, komünistlerin de «soysuz ve namert» olduklarını ve «mühim mevkilere» geçip «köşe başlarını tuttuğunu» ileri sürüyordu.
Reklam
Atsız'dan Şükrü Saraçoğlu'na(başvekil) mektup
Millet Meclisi'nde 5 ağustos 1942 günü verdiğiniz Nutuk'ta "Biz Türküz Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve laakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir" demiştiniz
Sayfa 103Kitabı okudu
Zalim, gerçekte âdillerin âdili olan Abdülhamîd değil, güya demokrasi devrinde gazetelere resmen bir tamim gönderip, 《Allah ve ahlâktan bahsetmek yasaktır》 emrini verenlerdir. İnönü'nün Cumhurreisliği devrinde, Başvekil Saraçoğlu Şükrü imzasiyle ve iki aylı mahremlik işaretiyle gazetelere gelen bu tamimin fotokopisi Büyük Doğu'da neşredilmiştir. İnsanoğlu hiçbir devirde bu kadar küçülmemiştir.
Sayfa 198Kitabı okudu
BAŞVEKİL SARAÇOĞLU ŞÜKRÜ’YE İKİNCİ AÇIK MEKTUP Sayın Başvekil, Orhun’un mart sayısında size hitaben yazdığım açık mektup Türkçü çevrelerde çok iyi karşılandı. Yurdun türlü bölgelerinden aldığım mektuplarla telgraflar büyük bir efkârı umumiyeye tercüman olduğumu bana anlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karşıladığınızı biliyorum. Orhun’u
Feridun Kandemir, Başvekil Şükrü Saracoğlu ile tesadüfen karşılaştığında Saracoğlu'na Aşkale'deki çalışma koşullarının Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olduğunu söyledi. Saracoğlu'nun bunun nedenini sorması üzerine de Gad Franko'yu örnek göstererek şöyle konuşacaktı: [Feridun Kandemir]: "Mesela... Bu mahkumların yalnız birini, en yaşlılardan, sizin de öteden beri şahsen pekiyi tanıdığınız, hatta saydığınız hukukçu ve avukat Gad Franko'yu ele alalım. Bu adama 375.000 lira vergi tarh edilmiştir. Bu kadar parayı hele o hengamede -herkesin nakit para bulmak için dört döndüğü günlerde- tedarik edemeyince varını yoğunu teşkil eden bin lira para ile Galata'daki Bahtiyar Hanı'nı vermiş ve "Başka neyim varsa tahkik edin, alın." demiş olduğu halde nakden borçlu kaldığı 365.000 lirayı cebren ödemek üzere kendisi Aşkale'ye sevk edilmiştir. [Şükrü Saracoglu]: Tamam, evet hocamdır. Alim adamdır. İzmir'de gençliğimde kaç defa elini öptüm. Fakat borcunu ödemeli idi. Mademki temarüz etti. Şimdi öder. [Feridun Kandemir]: Hayır, ödeyemez. [Şükrü Saracoğlu]: Mis gibi öder. Ödeyinceye kadar Aşkale'de çalışır. [Feridun Kandemir]: Çalışamaz, çalışsa da ödeyemez. Çünkü... [Şükrü Saracoglu]: Ömrü mü vefa etmez? [Feridun Kandemir]: Yalnız onun değil, en gençleri olan yirmi dört, yirmi beş yaşındakilerin de öyle...
Reklam
Sabahattin Ali-Nihal Atsız davası ve 3 Mayıs 1944 yılının 20 Şubat ve 21 Mart günlerinde, Türkçü faşizmin baş ideoloğu olarak adlandırabileceğimiz Nihal Atsız, sahibi olduğu Orhun isimli dergide, dönemin başbakanı Şükrü Saracoğlu'na yönelik iki açık mektup yayımlar. "Başvekil Saracoğlu Şükrü'ye Açık Mektup" ve "Başvekil Saracoğlu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.