1960'lı yıllar! Elazığ Akıl hastahanesinden bir personelin bir ihmali sonucu bütün deliler kaçar, Elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. Toplam 423 deli kaçmıştır. Mülki makamlar panikler, Başhekime koşup "Doktor bey ne yapalım?" diye sorarlar. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastahanenin başhekimidir. Mutemet Bey : "Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin" der.Doktor önde birkaç personeli arkasında Kara trencilik oynayarak bütün Elazığ’ı "çuf çuf" nidalarıyla dolaşırlar.Başhekimin tahmini tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. Lokomotif, yani başhekim Mutemet bey yönünü hastahane'ye çevirince tüm kaçan deliler hastahaneye geri dönmüş olurlar.Sorun çözüldüğü için Mülki makamlar ve doktorlar, trencilik oynayıp hastahaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur. Ancak esas sorun akşam yoklama yapıldığı zaman ortaya çıkar; Hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir.! Neden?” derseniz. Çaresizliğin büktüğü beller büyük çoğunluğu oluşturmuşsa, millet vagon olmaya çoktan hazırdır Yeter ki...Başı çeken bir lokomotif olsun.
Izdiham- Gökhan Özcan
Konacak bir dal arıyoruz hep, uçacak bir gökyüzü. Bakışlarımızın enginlere doğru koşusunu durdurmayacak bir ufuk. Açacak bir yelken, kendimizi kollarına bırakacağımız şefkatli bir rüzgar. Tomurcuklanacak bir mevsim arıyoruz, her adımda büyüyüp olgunlaşacağımız bir seyahat, bir seyrüsefer. Pişecek bir ateş, sönecek bir yağmur. Biz hep içine dolacağımız bir anlam arıyoruz akıp geçen kelimeler arasından. Bizi ifade edecek bir şey. Sıcak bir dokunuş, soğuk bir ürperti, içimizi ılıştıran hisler, hissedişler. Bir satırın başı, bir satırın sonu, başka hiç kimseye ilişmeyen bir cümlenin yavaşça yanımıza, canımıza sokuluşu. Kendimizi bulacağımız bir yüz arıyoruz biz hep, derinleşeceğimiz bir sima, durulanacağımız bir ten, kendimizi tanıyabileceğimiz bir çift göz, işitmeye deliler gibi muhtaç olduğumuz şeyleri söyleyen bir ağız, onları işitebilen bir çift kulak. Hep olabileceğimiz bir insan arıyoruz biz, heyecanını yitirmemiş bir can, canlı kalmayı başarabilen bir heyecan. Doğru heceyi aklında tutabilen bir nabız, hafızasını yitirmemiş bir kalp. Bunca söylenen içinde gelip elimizden tutacak sözü arıyoruz biz hep. İçimizin kavurucu çölüne âb-ı hayat olacak sesi arıyoruz hep. Ateşin içindeki serinliği, bir damla sudaki derinliği arıyoruz. Yitirdiğimiz sırrı arıyoruz, zihnimizi sorularıyla vuran o en eski cevabı arıyoruz.
Reklam
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Henri Troyat ve Lev Tolstoy Biyografisi
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Henri Troyat, dünyada biyografi yazarlarının büyük ustası. Lev Tolstoy ile ilgili biyografisi. 2010’da ilk baskısı yapılan kitabı, İletişim yayınları yayımladı. Eser Fransız kültür Bakanlığı’nın katkıları ile yayımlanmıştır. Bin sahifelik bu azametli büyük
Sınıfta kaldığım o sene - Nihat Genç
Sınıfta kaldığım o sene (hikaye).......... (dikkat yazı çok uzundur) BİR
Evren
"Edwin Hubble'ın gözlemleri ve daha sonra açıklayacağımız Hubble Yasası, evrenin genişlediği fikrine yol açtı. Genişlemenin hızına dayanarak evrenin yaşını tahmin edebiliriz. Bazı galaksiler bizden milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta olduğu için, büyük patlamadan hemen sonra oluştuklarını görebiliyoruz (uzayın derinliklerine baktığımızda, zaman içinde daha fazlasını görüyorsunuz). Çoğu galaksi erken oluşmuştur, ancak NASA'nın Galaxy Explorer (GALEX) teleskopundan gelen veriler, bazı yeni galaksilerin son zamanlarda milyarlarca yıl içinde nispeten yakın bir zamanda oluştuğunu göstermektedir." Bilimselveri.com
Reklam
382 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.