..."Peki ya sen?" diye fisıldadı.
"Ben mi?"
"Sen bana bakıyor musun?"
"Sana bakmak için bir sebebim yok."
"Yok mu?"
"Yok. Karın olduğumu düşünüyorsan, üzgünum ama değilim."...
"Çocukluğun o uzak , yarı gölgeli bahçesi gibi bir yerdeyim ben.
Kimse kimseye göz göze nasıl bakar bilmezken.
O benim gözlerime, niye öyle, neden öyle, hangi öyle, nasıl öyle bakmıştı ki,
ben sağ elimle kalbimi yoklamıştıma."
Ephesus Yayınları okurum, ve şuana kadar okuduğum hiçbir gerilim kitaplarında yanıltmadı beni. İkinci kez okurum dediğim bir çok kitapta yine Ephesus yayınlarından. SEYTANIN EVI de yine ayni şekilde okundu ve kitaplığa tekrar okunur düşüncesi ile kaldırıldı.
Kurguyu okurken o kadar çok ikilemde kalacaksınız ki bir an önce her şey ortaya çıksın diye elinizden birakamayacaksiniz. Serpil demişti dersiniz
.
Nina'yı babasi terk edip gittiğinde henüz on dört yaşındaydı. Ve bu durumun tek suçlusu olarak annesi Maggie'i gördü. Annesine karşı gelmek için yapmadığı şey kalmamasi bir yana arkasını toparlamak yine Maggie kalmıştı. Büyürken yaşanılan onca şey Nina'nin almaması gereken kararlar almasına ve Maggie'nin de kapalı dört duvar arasında sıkışması anlamına geliyor.
Bu duruma yine dur demek Maggie kalıyor ve geçmişte yaşanılanları anlatıp neyin doğru neyin yanlış olduğunu Nina'ya kabul ettirmesi gerekiyordur.
Peki bu gerçekleri Nina duymaya hazır mi?
Hiçbir koşulda ne Nina ne de ben hazır değildik aslında. İki karakterinde kendince doğruları olması başlarda karar vermenizi zorlaştırabilir. Sabredin ve sonuna kadar dayanın.
.
Kurgusu ve sonu muhteşem. Aralarındaki yalanların açığa çıkmasını o kadar çok isteyeceksiniz ki Şeytanın Evini baştan sona yakmayı dileyeceksiniz...
.
Okuyun, çok iyiydi...
.
Okumak Iptiladir Müptelalara Selam Olsun...
Belki de ben gerçekten gelmemeye gittim. O kadar çok gittim ki artık hiçbir yerdeyim. Ama şunu bil ki bu dünyada olmayı seçebileceğim tek bir yer olsaydı senin yanını seçerdim. Çünkü ben seni, ben seni…
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Yazarın okuduğum onca kitabının arasında sevmediğim, okurken sıkıldığım bir kitabı tabii ki olacaktı. O da şimdi denk geldi bana.
Işığın İki Yüzü'nü okurken asla keyif almadım. Yarım da bırakamadım çünkü kendimi işkence yapmayı seviyorum
Bir babanın kızının kararına ve sisteme olan isyanını gösteriş şekli.
Baba, bu durumu bir kaç kişiyi rehin alarak gösteriyor. Ara bulucu Hugh, baba ile pazarlık yaparken hayatının şokunu kızına gelen telefonla yaşar. Rehinelerin içinde kendi kızı ve kız kardeşi de vardır. Mesleği şuana kadar hiç bu kadar önemli olmamıştı...
.
Kurgu geçmişten günümüze doğru geliyor. Olayların varış noktasına geldiğinde de bitiyor.
.
Kurgusu sıktı beni, her zaman okuduğum duyguyu asla vermedi.
.
Yazar da tercihleriniz diğer kitaplarından olsun derim ben
.
Okumak Iptiladir Müptelalara Selam Olsun...
Işığın İki YüzüJodi Picoult · Aprıl Yayıncılık · 202333 okunma