Annesinin gidişiyle babaannesinin elinde büyümüş süreyya. Ne annesini bilmiş ne de neden gittiğini. Bu soru işaretleriyle içinde oluşan boşluk da büyümüş kendisiyle birlikte. Bu boşluk istenmediğini, değersizliğini fısıldamış hep. Güvensiz, sevgiden ilgiden korkan biri olmuş. İçten içe herkesin birgün onu mutlaka terk edeceğine inanıp insanlardan, onların sunduğu sevgiden kaçmış. Kaçmış çünkü terk edilmenin acısını iyi bildiğinden, terk etmenin terk edilmekten daha az acıtacağına inandığından. Annesiz, ailesiz büyüyen bir çocuğun hayattan, yaşamaktan korkmasını, içten içe kimseye güvenememesini, kendini hiçbir yere ait hissedemeyişini ve en sonunda yapayalnız kalışını anlatan vurucu bir kitap.
Yaşama geç kaldığını düşünürken ama bu düşünceden, düşüncenin beraberinde getirdiği pişmanlıklardan kaçarken annesinden gelen telefonla bütün hepsine teslim olan süreyya o an yaşama tekrar başlamaya karar verir. Ve kitap burada biter. Gerisi okuyucunun hayal dünyasına kalmış. Mutlu ya da mutsuz, istediğiniz gibi bir son yazabilirsiniz süreyyaya. Ben mutludan yanayım. Benim için hem annesine hem kızına çoktan kavuştu süreyya..