Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben öldüğüm gün dünyaya ilan edecek ya hani, O asık suratlı çan, benim kaçıp bu adi dünyadan, İğrenç toprak kurtlarıyla kalmaya gittiğimi; İşte o çan sesinden uzun sürmesin tutacağın yas ardımdan. Şu dizeyi okusan bile, sakın aklına getirme, Onu yazan eli; çünkü öyle seviyorum ki seni, Eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse, O tatlı düşüncende unutulup gideyim daha iyi.
Birini çok sevmek, ondan aynı sevgiyi umut etmektir. Hani derler ya, "Ben onu seveyim, o beni sevmese de olur", o işler öyle olmuyor işte. Sevilmediğin zaman canın yanabiliyor.
Reklam
"...Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim. "
-Ağlama baba ...Ben ölünce başka,iyi bir çocuk al...aralarında en iyisini seç,benim adımı ver...benim yerime sev onu ... ... -İyi çocuk falan istemem ben!diye fısıldadı,istemem başka çocuk..."Seni unutursam ey Kudüs,dilim..." ... -Kudüs'ten söz etti: Neymiş o? -Tevrat'tan: "Seni unutursam Kudüs", yani en değerli şeyimi unutur ya da bir şeyle değişirsem çarpılayım...
Sayfa 746 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
"Bacaklarını aç benim için." Julia lavabonun üzerinde oturuyordu. Ellerini ha- reketsizce karnının üzerinde tutarak bacaklarını iyi- ce açtı. Clay, onun eteğini beline kadar sıvadı ve iç çamaşırının dışı boyunca burnunu gezdirerek onun kokusunu içine çekti; duyularını tamamen Julia'nın kontrol etmesine izin verdi. Julia derin bir
Sayfa 121
Reklam
"Hiçbir şey istememek. Hiçbir şey beklememek. Hiçbir şeye bağımlı olmamak." "Ya istediğin bir şey çıkarsa karşına?" "Çıkmaz. Görmemeyi seçerim. O da senin o şirin dünyanın bir parçası olacaktır nasılsa. Onu bütün hepinizle paylaşmak zorunda kalırım... Oysa bunu istemem. Biliyor musun, okuyup sevdiğim güzel bir kitabı asla ikinci kere açmam ben. Onu okumuş olan başka gözler gelir aklıma. O gözlerin kimlere ait olduğu gelir. Bu tür şeyler paylaşılamaz. Bu tür insanlarla, asla paylaşılamaz."
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Giderek daha yakına yaklaşarak çıplak vü- cudunu, onun, onu ne kadar çok istediğini gizleye- meyen vücuduna, sırılsıklam olmuş pantolonuna ve gömleğine yapıştırdı. Onun dudaklarından dökülen inlemeleri, iç çekmeleri ve mırıldanmaları duymak istiyordu. Kalçasını ona sürttüğünde Clay inledi. Ses oldukça seksiydi ama bundan çok daha faz- lasıydı. Bu
Sayfa 202
Reklam
"Kendinizi zihnin bu esaretinden kurtarabilirsiniz. Bu tek gerçek özgürlüktür. Hemen şimdi bu konuda ilk adımı atabilirsiniz. Kafanızdaki bu sesi dinleyin ve bunu elinizden geldiğince sık bir biçimde yapın. Özellikle, tekrarlanıp duran düşünce kalıplarına, zihninizde belki yıllardır çalıp duran o eski plâklara dikkat edin. Benim
- Boşan diyorum! - Ama nasıl boşanmayı düşünebilirim ; onu seviyorum! - Buraya bak; hiç utanman yok mu senin! - Yani anne; eğer sen de bir zamanlar sevdinse… - Sevmekmiş! Hep okuduğun o saçma sapan kitaplar yüzünden! Polly, herkes ayrılıyor yavrum kural bu! - İyi ya; ben de kural dışı olurum öyleyse! - Götüne sopayı yersen görürsün kural dışını! - Bütün anneler böyle yaptıklarında bir işe yarayacak sanıyorlar. Ama yanılıyorsun, Çünkü kalbim kıçımdan daha önemli…
Bütün bu yazdıklarım tatsız bir etki yaratacağına da eminim,zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş,kör topal idare eden insanlarız.Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki,gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor,bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.Öyle bir hale gelmişiz ki,gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş,bir ödev
Konferansa gelen Alman müslümanlardan bir mühtediyye Ahrent Hanım vardı. Bu kadın elli yaşlarında idi. Buluğ çağından müslüman olduğu zamana kadarki namazlarını kaza etmeye çalışıyordu. Bu yüzden ayakları yara olmuştu. Halbuki namaz borcu müslüman olduğu tarihten başlıyordu. Lâkin bunu söyleyenlere inanmıyordu. Bana sordu. İzah ettim. Konferansım Almanca'ya nakledildiği için, sözlerimi dinlemişti. İtimat etti. Onu Türkiye'ye dâvet ettim. «- Buna nasıl cesaret edebilirim. Ben daha yeni bir müslümanım!..» karşılığını verdi. Türkiye’yi İslâmî bakımdan Osmanlı zamanındaki halde sanıyordu. Hâle bakın ki; bundan on yıl sonra şu kadın Türkiye'ye gelmiş ve hatta benim evimde yapılmış hanımlararası bir toplantıya da katılmış bulunduğu halde benim evime geldiğini öğrenemeden dönüp gitmişti. Ben de çok sonra O'nun bizim evde çekilmiş fotoğrafını görünce bu durumu anladım
Köprü
Geceleri bir köprüden hiç geçmem ben. Kendi kendime ahdetmişim de ondan. Birinin kendini suya attığını varsayın. İki şeyden biri, ya onu kurtarmak için arkasından suya atlayacaksınız ve soğuk mevsimde sağlığınızı tehlikeye atacaksınız ya da bırakacaksınız gitsin, o zaman da suya dalmaktan kaçınmanız bazen tuhaf kırıklıklar bırakacak sizde.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.