Eksik olan Samimiyet sanırım...
Ben "hassas" insanların başkalarını incittiklerini defalarca gördüm. "Dürüst ve açık" insanların, istediklerini almak için işlerine geldiği gibi davrandıklarını gördüm. "Karşısındakinin yüreğindekileri anlamakta becerikli" olan kişilerin hiç de içten olmayan övgülere kolayca kandıklarını gördüm. Bu durumda bizler kendimiz hakkında gerçekte ne biliyor olabiliriz ki?...
Üşüyorum Üşüyorum ve sanırım artık hiç ısınamayacağım Ey sevgilim! ey tek sevgilim "kaç yıllıktı acaba o şarap?" Bak burada Ne kadar ağır zaman Ve nasıl kemiriyor balıklar benim tenimi! Niçin hep denizin altında tutuyorsun beni? Üşüyorum ben ve sedef küpelerden nefret ediyorum Üşüyorum ve biliyorum Bir yaban lalesinin kırmızı düşlerinden Bir kaç damla kandan başka Hiç bir şey kalmayacak yerde.
Reklam
Vaktiyle, Birinci Türk Dili Kurultayı'nda, büyük edip, Halid Ziya Uşaklıgil, bir tebliğde, aydınlarımıza "Türkçeyi sevme dersi" vermişti. Demiştik ki: "Ben, Türkçenin ezeli bir aşıkıyım. Hepimiz öyle de­ ğil miyiz? Ben, Türkçeyi, muhtelif devirlerinde, muhtelif elbiselerle, muhtelif şekillerde gördüm ve sevgilimi o li­ baslar altında, kendi cevherinde sevdim. Ben eski Babıali (katiplerinden işittiğim süslü dili) sevdiğim gibi, Aksaray'da karpuz sergisinde müşteri a­yartmak için çığırtkanlık eden Türk delikanlısının türlü zaraf etlerle dolu Türkçesini de sevdim. Ben Divan Edebiyatı'nın gazelleriyle mest oldum. Fakat sevgili İzmir'imin, İki Çeşmelik kızının incir işlerken söylediği türkü ile de mest oldum. Ben o sevgiliyi, atlas şalvarıyle, başının üzerinde al­tın işlenmiş takkesiyle gördüm. Ben onu perişan gönüllü şairin: O gül-endam bir al şale bürünsün yürüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün beytinde olduğu gibi, bir al şala sarınıp yürüdüğünü gö­ rerek de sevdim. Başında hotozu, belinde kuşağı, sadef kakılı seriri üzerine uzanmış; yahut Sa'dabad'da, Göksu'da seyrana çıkmış haliyle de gördüm, yine sevdim. ... Türkçeyi sevmek budur. Bir dil, kendi öz evlatları tarafından, ancak böyle sevilir.
Bir ben varım dünyada sanki bir de yalnızlık ama güçsüz değilim ben şairim sevgilim
Sayfa 28
şizofreni trenleri.
sanırım artık söylemenin vakti geldi; tren kendi başına gidiyordu sevgilim. ben sadece playback yapıyordum...
Sayfa 82
Hangi sokağa dalsam Peşimde adımlarım Hangi eve yönelsem Bir sürgü, bir hıçkırık Bir ben varım dünyada Sanki bir de yalnızlık Ama tenha değilim Ben şairim sevgilim
Reklam
271 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.