Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor:
"Sekiz yaşlarında iken Resûlullah'ın hizmetine başlamıştım.Bu sıralar Resûlullah'ın (sav) bana ilk öğrettiği şunlar olmuştu:
• Ey Enes! Namaz kılacağın zaman abdestini güzel ve dikkatlice al! Böylece Hafaza (koruyucu) melekler seni sever ve ömrün uzar (bereketlenir).
• Ey Enes! Cünüp olduğunda guslet
Seslen bana
Senin sesin iyidir.
Hüznün o samimi sonunda yeşeren
Garip otun sesidir senin sesin.
Ben suskun asrın boyutlarında ben,
Bir sokağın metindeki tasnif idraki tadından daha yalnızım.
Gel ve yalnızlığımın ne kadar büyük olduğunu anlatayım sana.
Ve benim yalnızım öngörmezdi eskiden, surların gece baskınını
Ve aşkın biricikliği işte
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup
Bunu kendine üç kere söyledi
Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar
O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım
Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli
Daha hiç çağrılmadım
Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç
Yakup!
Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
Ve içimden durgun ve çürük
"İnsan huzursuz olunca, mutsuz olunca her şey boş geliyor. Eksik kalıyor, boşluk kalıyor insanın içinde. Öylece ilerliyorsun. Mutsuz yaşamak yaşamak mıdır? İnsan bir şekilde kendini tanıyıp mutlu olmayı bulmalı. Sen bulmak için ayrıldın okuldan. Doğru olan buydu. Yoksa hayat, Tolstoy'un, "Savaş ve Barış" romanında geçen cümlesi
misafirler gitti
biz kaldık yine.
eşyaların düzeni bozulmasın diye
çırpınıp durdum sessizce.
yeri değişen her şeyin
seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim
öylece baktılar yüzüme.
insan anılarını nasıl korur başka
bilmiyorum
duvarda kocaman bir çivi deliği.
yollarımın sahibi
ben ölene kadar
ikimiz de bir yere gitmiyoruz.
Şeyh Cüneyd-i Bağdadi [kuddise sırruhů), sefer dönemlerinde dünyayı gezerken bir gün yolu kâfir mezarlığına düştü. O gece orada kaldı. Na- maz için abdest aldı. Mezarlıkta bulunan bir kâfir çocuğu, onun namaz kıldığını gördü.
Şeyhin yanına geldi.
- Ey şeyh, sen kimsin? Dinin nasıl bir dindir? Bana öğret. Senin yaptığın işler hoşuma gitti. İçime
"Richard, iyi niyetle söylüyorum, eski tarz biri." Julia gülümsedi. "Senin de öyle olmana bayılıyorum."
Gabriel homurdandı, tıraşına devam etti. "O kadar da eski tarz değilim, olsam seninle açık havada delicesine sevişmezdim. Kama sutra'dan en sevdiğim bazı pozisyonları da sana göstermeyi hayal edip durmazdım." Göz kırptı. "Ama kibirli itin tekiyim ve birlikte yaşaması çok zor biriyim. Beni evcilleştirmen gerekecek."
"Peki, bunu nasıl yapacağım, Profesör Emerson?"
"Hiç gitmeyerek." Yüzünü ona çevirirken sesi alçalmıştı.
"Ben seni kaybetme konusunda daha fazla endişeliyim."
Gabriel eğilip onu alnından öptü. "O halde kaygılanacak hiçbir şeyin yok."
Sen ey kendiyle yetinen!
Fosforun yeri gece,
Ne yapar gecesiz ateşböceği?
Belki anlamsız ve delice
Kumrunun inanılmaz yuvası
Bir direğin tepesinde.
Ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen,
Ben böyle biri miyim?
Bilemedim nasıl biriyim
Söyle sana göremiyim
Anlasana sensiz biriyim
Ben sana musahharım
Sana muhtaç biriyim
Sana hayran biriyim
Sensiz ama senleyim
Sen olmadan ben neyim
Daha önce olmadığım gibiyim
Seni gördüm göreli
Sensiz ama senleyim