" Ben yalanları dinlemesini severim. Çünkü yalanlar insanoğlunun bütün öteki yaratıklar karşısındaki tek üstünlüğüdür! Yalanların sonunda gerçeğe ulaşır insan. Ben de yalan söylediğim için insanım."
Benim başlangıcım bile olmadı. Ben hep sonları yazdım, kendi sonumu getirerek. Bir yerden başlamak yerine sonlara gelmeyi tercih ettim. Bir şeye başlamadan bitirmeyi sevdim. Sonlar hep daha güzeldi benim için. Bir hikâyenin başından çok sonunu severim, bir yemeğin başından çok sonunda lezzetini alırım. Bir insanı başında değil hep günün sonunda tanırım. Çünkü sonlar hep kesindir, gerçektir. Yalan olma ihtimali yoktur. Kim bir şeyin sonuna gelmişken hâlâ yalan söylemeye devam eder ki? Bir yemeği yerken bile en sonunda anlaşılmaz mı lezzeti? İnsanda böyledir işte. Başında anlayamazsın, bazen güzel gelir, bazen arada bırakır seni ama asıl emin olduğun zaman her şey sondur. Sonlar gerçeği yansıtır. Benim gerçeğim ise yazdıklarımdan ibaretti.
Son Beklediğim // Minsung
Benim en iyi dostum gece ışıklarıdır. Ben buradan bakarım bir sır gibi kapanan geceye. Susmayı ne kadar seviyorsam o kadar severim ışıklara bakmayı.Tüm lambalarımı söndürür bir sitem gibi otururum. Geceye yenilmemek için mi, geceyi çoğaltmak için mi , kim bilir...
Bu dağları ne de beter severim
El değmemiş vahşi, bakir güzelliğini.
Ana rahmidir bize dağlar...
Sallanırken Türkün, Arabın, Rumun kılıcı tepemizde
Bu sevdanın ta orta yerine düştük.
O çocuk ellerim yok artık.
Ellerim iki volkan
Silahımın namlusunda.
İpek saçlarım,
İlmiği hain çiyan düşmanım,
İşte gördüğün gibi
Savaştıkça güzelleşiyor kadın.
Yok yok,
Sen demesen de ben bilirim.
Anlatmadı kalemim sana kavgamı.
Ben diyemedim denilmezi
Gelsin de Abidin çizsin
Bu kavganın resmini
Can bir, dava bir
Yol bir, yoldaş bir
Ve çizdiğin yolda
Ölümüne yürüyeceğime söz verirken,
Şiarını haykırıyorum:
"Devrim fırtınalı kişilik ister!
Devrim fırtınalı kişilik ister!"
Beni sevmiyor olman ya da beni terk edip gitmiş olman, seni sevmemi engelleyemez. Ben içimde özgür ve hür bir çocukla birlikte yaşıyorum. Seni bütün ihtimallerin içinde, bütün imkansızlıkların merkezinde bile severim. Niye diye sorarsan, cevabını ben de bilmiyorum. Belki de seni sevmek, hayata tutunmak için bir bahanedir. Öyleyse bile bahanelerimle, kendime söylediğim yalanlarla mutluyum. Kendimi sensizlikle avutsam bile, bundan sonra sana ne! Benim içimde ki sen, senin bütün zaman dilimleri içindeki halinden bile daha güzel.
Âciz bir kadınsın sevgisizliğim, içimdeki sen ile bile mücadele gücün yok...
Bak Hanna dün yağmur yağdı,
Ben mavi yağmurları severim
Bak Hanna dün bulut ağdı dağlara
Ben al dağları severim
Bak Hanna yel esti dün tan yerleri ışırken
Ben turuncu yelleri severim,
Bak Hanna dün gökyüzü yere indi,
Tepeden tırnağa som maviye gömüldük,
Işıga gömüldük,
Toprak göge ışık yağdı Hanna
Işık yağdı top top
Işık yağdı ışık
Bak Hanna bu işler çok kanşık
Canım Hanna çok çok kanşık bu
işler işler bildiğin gibi değil
Bak dün dağlar başını aldı gitti bizim buralardan
Al sana...
Merak ettiğim kitabın Türkçeye çevrilmesinden dolayı çok mutlu oldum. Keşke bu tarz kitaplar daha fazla çevrilebilse. Bunların da bir okur kitlesi bulunuyor. Belki anlık olarak çok satmayabilir, lakin yine de şans vermekte fayda var diye düşünüyorum. Kitabın özgün adı "Arabia infelix; or, The Turks in Yamen,"dir. Türkçeye ise Bir İngiliz
Bütün babalar ölür; sizinki de, benimki de, herkesinki de, bu onun hastalığına açıklama getirmiyor. Ben eylemi severim, bahaneleri değil. Bertha için, sizin için bahane zamanı geçti.