Herkese merhaba
Bugün sizlere ile beraber Selin ve Denizli'nin dünyalarına konuk olmaya gidelim mi?
Selin bir şirkette psikolog olarak işe başlıyor ve Deniz ile yolları burada kesişiyor, Selin neşeli, pozitif, cıvıl cıvıl bir kız ve tam kafa dengi bir arkadaş (yani kitaptaki en sevdiğim karakter Selin oldu ) Deniz ise (ömrümü yedin Deniz ömrümü) biraz melankolik bir karakter yani Selin ne kadar pozitif ise Deniz o kadar negatif bazı yerlerde gerçekten beni sinir etti özellikle Kaya hayatına girdikten sonra. Deniz uzun zamandırtanıdığıama kısa süre önce bir beraberlik yaşadığı Kaya ile bazı sorunlar yaşıyor (Kaya, Allah seni bildiği gibi yapsın hiç birşey demiyorum neyse sakinim sakinim) ve bundan sonra toparlaması biraz zor oluyor (yani Deniz söylemeyeyim diyorum ama sen kimin için kendini bu kadar hırpaladın ya hala da seviyorum diyorsun birde kızım sen saf mısın Kaya seni sevseydi gider miydi hemde nasıl gitti, Kaya'yı şu an elime verseler varya adamı hayatının merkezine koydun da ne oldu, üzüldüğün yanına kâr kaldı
Kitap güzeldi çok çabuk okunuyor ama sanki olaylar biraz hızlı gelişmiş gibi geldi bana ve kitabın biraz daha uzun olmasını isterdim. Selin'in hayatını biraz daha okumak isterdim, Deniz'in kendini toparlayışını ve Kaya'dan ufak bir intikam almasını isterdim açıkçası. En sevdiğim kısımlarda biri de Deniz ve Kaya'nın telefon konuşmaları yani Deniz içinden düşündüklerini dışından söylemiş olsaydın daha güzel olurdu bence ve sende kendini çok daha iyi hissederdin
Sizlerde iki farklı kadının, farklı hayat hikayelerini okumak isterseniz kesinlikle tavsiye ederim.
@elpisyayinlari 
Ece Ceren Gültepe
“Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu; bence çok normal. Gerçek âşık acı çeker ve susar. Hatırlıyorum da, ben bir zamanlar... Ama artık önemi kalmadı. Sevda maziye karıştı.”
“Ne münasebet!” dedi Roma Kandili. “Sevda ölümsüzdür. Ay gibidir, sonsuza dek yaşar.”
Sayfa 13Kitabı okudu
… +303
Düşüncelerinin sağlamlığıyla iftihar eden Mary “Gurur bence çok yaygın bir kusur,” diye düşüncelerini dile getirdi. “Şimdiye kadar okuduklarımdan gördüm ki gerçekten de pek sık görülen bir durum; insan doğası buna çok yatkın ve gerçek ya da hayalî, şu ya da bu özelliğinden dolayı kendini beğenmeyen çok az insan olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar aynı anlamlı gibi kullanılsa da kibir ve gurur çok farklı şeyler. Bir insan kendini beğenmiş olmadan da gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimiz hakkında ne düşündüğümüzle ilgili, kibirse başkalarının bizim hakkında ne düşündüğüyle.”
Kadın
Erkekleri konuşalım mı?
Kadını çok konuştuk.
Hepimizin hayatında erkek var değil mi?
Baba, eş, kardeş, çocuk, kuzen belki mesai arkadaşı.
Eksik olmasınlar çok kıymetliler. Onlar olmasa kadın denen canlı bu kadar önemli olabilir miydi?
Hiç sanmıyorum.
'Şimdi o erkekleri mayolu düşünelim' :D demeyeceğim. O erkeklerden kaç
