Sonunda bitirdim. Uzun zamandır okumak istediğim ama kendimi hazır hissetmediğim için bir türlü başlayamadığım bir kitaptı.
Karamazov Kardeşler çok derin bir kitap olduğu için incelemeye nereden başlamam gerektiğine karar vermekte epey zorlandım. Ancak öncelikle bu incelemenin bolca spoiler içereceğinden bahsederek başlayabilirim.
Budizm’in sürekli olarak, bir din değil bir felsefe olduğu ileri sürülür. Bireysel düzlemde böyle olabilir, ancak kurumsallaşmış bir ideoloji olması dolayısıyla dinsel niteliği bulunuyor. Budizm, yaşamı acı ile tarifler. Bir tanrı inancı olmayan Budist ideolojiye göre, Buda, insanın içindedir. Bu özellik doğuştan gelir. İçimizdeki Buda kimileri
Prens
Siyaset Kuramının Baş Yapıtı . . .
Bu eseri hiç okumamış birinin siyaset hakkında yorum yapması durumunda bu yapılan yorum, içerik itibariyle sığ kalacağı gibi ayrıca parçaları tamamlanmamış bir puzzle gibi eğreti duracak , o anlatılan kişinin zihninde oluşan ana tablo tam olarak
Nietzsche pos bıyığından mıdır, profil maiyetinde umarsız tavrı sükun halinden midir nedir bilinmez, herkesin iştahla ve azimle koşturduğu bir futbol maçındaki "bitse de gitsek" tripleri kasan, ortamdan zihnen soyutlanan, zoraki birlikteliklerden türeyen zıpçıktı bir adam görünümündedir. Muhtemeldir ki kendisiyle ortaklaşa bir programa
İngiliz yazar David Herbert Lawrence' i "Aaron'ın Asası"kitabıyla tanıdım. Kitaptaki ana karakter Aaron yalnız ve özgür olmayı , yaşamak istemediği hayatın içine sürüklenmeyi sevmeyen , "insan asla kendini kaybetmemeli ve yaşadığı insanlar arasında önceliği kendisi olmalıdır" düşüncesine sahip bir karakterdi. Başına buyruk,